Email
Twitter
WhatsApp
İnstagram

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

İLETİŞİM

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF!

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

Zaman Kazanmak İçin Zamanı Öldürmek!

Zaman Kazanmak İçin Zamanı Öldürmek!

Hepimizin beklentileri, umutları, planları, ihtiyaçları ve başımıza gelmesinden koktuğumuz şeyler gelmesin diye aldığımız önlemlerimiz vardır. Bütün bu amaçlara ulaşmak için yaptıklarımız sonucunda elde ettiklerimiz ile hedeflediklerimiz arasında boşluklar oluşabilmektedir. Bu sürecin başlaması, sürmesi ve sonlanması açısından herkes birbirine benzer. Yani herkes bu süreci kendine göre oluşturur ve yaşar. Fark, bu sürecin sonucunda hayal ettiğimiz yer ile bulunduğumuz yer arasındaki boşlukları doldurmak için yaptıklarımızdan kaynaklanmaktadır. Bir anlamda ruh sağlımızın hangi yönde gideceğini belirleyen bir sürecin de başlaması demektir.

Hedeflenen yer ile bulunulan yer arasındaki mesafenin kabul edilemez bir çelişkide olmasının oluşturduğu psikolojik baskı ile başa çıkmak için yapılan davranışlardan üç tanesinden bahsedeceğim. Bunlar “şikâyet”, “eleştirme” ve “suçlama” (ŞES) dır. Bu psikolojik baskıyı hisseden bireyler bu yöntemlerden sadece birini, ikisini ya da her üçünü de kullanabilir. Kişinin hangi yöntemi ya da yöntemleri kullanacağı kendini diğer insanlarla ilişkilendirme şekline göre farklılaşmaktadır. Bu yöntemler aynı zamanda istediğine ulaşmayınca ağlamayı bir yöntem olarak kullanan ve bunu bir tür baş etme tarzına dönüştüren çocukların yetişkinliğe ulaştığında isteklerine ulaşmak için başvurduğu yöntemler haline gelebilmektedir. Bir başka deyişle şikâyet, eleştiri ve suçlama yetişkinlerin isteklerine ulaşmak için ağlama tarzından başka bir şey değildir denilebilir.  Sürekli şikâyet, eleştiri ve suçlayarak var olmaya çalışan bir kişiye “neden bu kadar ağlıyorsun” diye sormak gerekir mi?

Eğer kişi; hedeflediği ya da ulaşmayı düşündüğü yer ile bulunduğu yer arasındaki çelişkiyi giderebilmek için veya bu çelişkinin oluşturduğu psikolojik baskının etkisini azaltmak için kendini ve başkayı suçlamayı, elinde olanları fark etmesini engelleyecek şekilde farkındalığını azaltacak hatta yok edecek düzeyde şikâyet etmeyi ve ilişkilerini bozacak düzeyde eleştirmeyi tercih ederse ruh sağlığının bozulması süreci başlamış demektir.

Eğer kişi bu sürecin sonucunda hedeflediği yerde olmasını engelleyen faktörlerin gerçekten ne olduğunu objektif bir şekilde değerlendirebilirse, şu anda bulunduğu yere ulaşabilmek için elinden geleni ertelemeden, vazgeçmeden ve kapasitesi ölçüsünde hedefine ulaşmak için bir anlamda savaşmış ise ve bundan emin ise; şikâyet yerine şükrederek, eleştirmek yerine anlayarak ve suçlama yerine de kabullenerek tepki verirse,  kişi huzur içinde kendi olabilmenin hafifliğini yaşar. Çünkü şikâyet beraberinde sıkıntıyı getirir. Şükretmek ise kişinin hakkını ve haddini bilmesini sağlar ki bu da elinde olanın kıymetini anlaması anlamına gelir. Eleştirmek aynı zamanda hem yapanda hem de yapılanda olumsuz duyguların oluşmasını sağlayan bir fabrika gibi çalışır. Sürekli tetikte olmayı gerektiren bir yaşam tarzı gerektirir. Böyle bir yaşam tarzına sahip olan kişilerle yaşamak zor hatta neredeyse imkânsızdır. Eleştiri bireyin bitmeyen işlerini bitirmesi yerine arttırmasına neden olur, anlamak ve buna bağlı affetmek bitmeyen işlerin bitirilmesini sağlar.

Suçlamak, sorumluluktan kaçmanın bir diğer yoludur. Sorumluluktan kaçmak bireyin kimlik karmaşası yaşamasına ve gerçeklerle yüzleşmesini engeller. Sorumluluktan kaçmak onu kabullenmekten daha zordur. Çünkü sorumluluktan kaçmak durumunda kalan insan için “zaman” en büyük düşmanı haline gelmektedir. Zaman ona her an yapması gerekenleri hatırlatmaktadır. Bu hatırlatmaların oluşturduğu psikolojik baskıdan kurtulmak isteyen insan, zaman kazanmak için zamanı öldürmeye başlıyor. İnternet, sosyal medya ve oyun bağımlıkları zaman kazanmak için zaman öldürme yöntemleridir denilebilir. 

Yukarıda bahsedilen bağımlılıklar aynı zamanda sorumluklardan ve kendinden kaçmanın yöntemleri olarak da işlev görmektedirler. Sorumluluk duygusu olmayan insanların özgürleşmesi neredeyse imkânsızdır. Çünkü kaçtığı ve kaçındığı her bir sorumluluğun kölesi haline gelir insan! Bu bağlamda özgürlük, sorumluluklarını fark etme, kabullenme, zaman ve enerjisini buna göre düzenleyebilme becerisidir. Özgür olmak sorumsuz olmayı değil sorumlu olmayı gerektirir.

 Sonuç olarak sorumluluk duygusu insanı olgunlaştırır, zordur ama insanı insan yapan duygulardan biridir. Psikolojik olarak bizi mahkûm eden ve bu mahkûmiyetin sürmesine neden olan bu gardiyanları (şikâyet, eleştiri ve suçlama) bizden başkası oluşturmuyor. Bu bağlamda, “Allah’ım beni benden koru.” sözü çok anlamlıdır.

Güncellenme Tarihi
  • 17 Eylül 2023, 00:02
Yazının Adı
Zaman Kazanmak İçin Zamanı Öldürmek!