İnsanın kendisini tanırken kendisine yabancılaştığını gösteren büyük tavırlarından biri narsisizm durağında bekleme durumudur. Doğru durakta ve yeterli zaman bekleyen insan olumlu bir narsisizm ile hedeflerine ulaşır. Arno Gruen bir insanın duyguları ve gereksinimleriyle tam anlamıyla uyum içinde olduğu denge durumuna özerklik denir derken tamda bu bekleme durumunu kastettiğini söyleyebiliriz.
Olumlu narsisizmi tespit edemeyen ve üretime dönüştüremeyenler olumsuz narsisizmin pençesinde kıvranırken özerkliklerini de kaybederler. Lakin kaybettikleri şeyin farkında olmayıp yeni normalliğin deliliğini fark edemeden etrafta iktidar oluşturmaya çalışırlar. Aşkın ve içkin değer olarak hem kendilerine hem de topluma yabancılaştıklarının farkında olmadan sürekli aynanın karşısında olma zorunluluğu hissederler. Bu aynalar da kendileri gibi insanlardır.
Narsistik duygular tanımı yanlış bir tasnif olabilir. Duyguların narsistik yansımaları daha doğru bir yaklaşım gibi geliyor bana. Çünkü narsisizm bir cevher olmaktan ziyade araz bir yansıma olduğundan duyguların tabiatına, uygulanma amaç ve şekillerine göre pozisyon alır.
Her duygunun narsistik yansımalarının olup olmadığını söylemek ilmi araştırmaların, psikolojik deneyimlemelerin çözümleme bulgularının ilgi alanıdır. Lakin gözlemleyip aynı zamanda deneyimlediğimiz durumlar içinde korku ve korunma duygularının vahşiliği altına saklanan yıkıcılık ve onunla iktidar elde etme durumları insanın duygu dünyasındaki en büyük narsisizm deformasyonu olarak tespit edilebilir.
Narsisizmin en ilkel örneklerinden biri normal insanın kendi bedenine karşı edindiği tutumken diyen Erich Fromm’a ilaveten deriz ki bundan daha ilkel ve hayvani hatta en hastalıklı örneği ise başkalarının bedenini yok sayarak bir iktidar elde etme halidir. Çünkü bu narsistik hal deliliğin de sınırlarını aşmış hiçbir insani vasfı içeriğinde bulundurmayan bir boyuta ulaşmıştır. Aynayı kırmış öteki denilen karşı tarafı yok etmiştir. Dolayısıyla varolmanın ön koşulu artık karşı tarafı yok etmek olan paranoyak bir varsayıma evrilir narsisizm.
Korku ve koruma hayatı muhafaza etme yerine narsisizm ve saldırganlık boyutuna erişince artık bireysel narsisizmin yerini toplumsal veya kavim narsisizmi denilen toplu bir şekilde paranoyak olmuş bir nevroz çukurunda sürekli debelenme hali alır. Elindeki her türlü gücü kullanma meşruiyetine haiz olan bir saldırganlıkla dünyanın en hastalıklı bir insan topluluğu haline gelir bu toplum, kavim ya da millet. Örneğin İsrailoğullarının bu saldırgan ve hastalıklı narsisizminin histerik kısmı ve nevroz çukurlarında paranoyak bir hal almış şizofren sülalesi, hastalıklı narsisizminin ona dayattığı vahşiliğini göremeyerek yüz yıldır başını koltuğunun altına alıp sürekli nefes aldırmadığı masum Filistinlilerin nefretini kazanan değiller aynı zamanda bütün insanlığın nefret ve öfkesine muhatap olmayı hiçe sayarak üstün gelme narsisizm hastalığının en somut yansıması olan kavim ya da millet narsisizmini ortaya koyarak korku ve korumanın hastalık hastalığında benlerini dondurmuş ve her türlü gelişim ve değişime karşı sadece arzu nesnesi olarak bu hallerini normalleştirmiş, insanlıktan yoksun nesneler yığını olarak ısrarla megalomanist bir düşüncenin peşinde koşarak kendi hazin sonlarına yaklaşarak kendi insanlık aynasını kırmıştır.
Sevgiyi sadece kendi hastalıklı kavim narsisist imgesi için var gören bu topluluk hep kendinden bahseder. Akılsal yargıları çarpıtır. Duygusal değerleri yok sayar. Sezgisel durumları sadece kendi milleti için var sayar. Kendi sınırlı kavim coğrafyasına kapanan bu hastalıklı hal dış dünyadan soyutlanır, ya bir çocuk gibi gerçekliği ortaya çıkmamıştır ya da bir deli gibi gerçekliğini yitirmiştir. Elde ettiği güçle bir olağanüstülük durumunda gösterdiği şehvet ve ardından gelen korkuyla daha çok saldırgan bir hal alır. Kendi dışındaki herkesin onun düşmanı olduğunu düşünerek paranoyak kişilik yapılanmasından hezeyanları olan bir çıldırma haline (belki de psikoz denebilecek) düşer.
Yaşamı sürdürmek için gerekli olan fizyolojik narsisizm hastalıklı haliyle yaşam için en tehlikeli ve yıkıcı bir durum olan bu saldırganlık haliyle öfke patlaması durumunda elindeki bütün saldırganlık nesnelerini kullanır. Hatta kavminin varlığının devamı için o kavmin en masumlarını ve sağlıklı düşünen fertlerini dahi harcamaktan çekinmez. Bu ahlaksal ve ruhsal çözülmenin sonucu yalnız kalmak ve bütün insanlık ailesinden tecrit edilmek de olsa kavimsel grandiyöziteyi ilkel bir biçimde ortaya koymayı medeni bir vaziyetmiş gibi dünyaya reklamize eder.
Bugün siyonizm terörizmi ve vahşi saldırganlığı toplumsal narsisizm örneğinde gördüğümüz gibi insanın en insani durum belirteçlerinden biri olan tehlikesiz narsisizmi denetim altına alınmaz ve karşısındakini ayna görme yerine düşman addederse insanlık için en büyük bir yıkım olan tehlikeli narsisizm hastalıklı hale bürünür lakin bir hastalık olduğu bilinmeyen bir korku ve koruma kalkanı olarak lanse edilir.
İnsanın en ilkel durumu olan bu topluluk narsisizmi hiçbir değeri tanımaz, saldırganlığını savunma, yıkıcılığını koruma, istila ve imha durumunu hayatta kalma, öldürme ve yok etme vahşiliğini yaşama tutunma, elindeki her türlü gücü amansız ve vicdansızca kullanmayı var olma, iftira ve yalan ile kimlik ve kişiliksizliğini örtmeyi yeryüzüne hakim olma hatta Allah, peygamberler, kitaplar ve ilahi dinleri dahi kendi sapık topluluk narsisizmi lehine ahlaksızca kullanacak kadar alçalma durumuna düşen bir çıldırma halini insanlığın en insani durumu olarak gösterir.
Bütün insanlık, kavim yani topluluk narsisizminin tarihini başlangıçtan günümüze kadar en kanlı ve yıkıcı bir şekilde getiren ve devam ettiren bu ve benzeri övülmüş ve lanetlenmiş kavmin saldırganlığına karşı hep beraber önlem almazsa korkarım ki bu ateş ve istila bütün dünyamızı yaşanılmaz kılacak, dünyanın ölümü hızlanacak.
Sinsi ve saldırgan bu narsisistik hal insanlığı şehvet bataklığındaki konformist yatağa uzattı. Arzular yorganını üzerimize örterek amansızca ve hayasızca var olmaya devam ediyor. Narsisizmin bu fark edilmeyen konfor yorganının altında şehvetli ama hastalıklı analist divanında uyumaya; ruhsal libido yerine cinsel libido ile meşgul olmaya devam edersek korkarım ki hazin sonumuz daha çabuk gelecek. Ve bu güzel evrenin düzeni yıkılarak yeniden inşa edilecek.
Nolursunuz ey insanlık! El ele vererek günümüzde insanlığın baş düşmanı olan İsrail özelinde, kapitalist ve sekülerist istilacılar genelinde geleceğimizi yok sayan bu hastalıklı narsisizmin karanlığına iyilik mumları yakarak, adil olma meşalelerini ellerimize alarak, sade yaşama özgürlüğünün beklentisiz ve beğenisiz güzel durumunu en vazgeçilmez prensibimiz görerek karşı koyalım.
Umarım yarın çok geç olmaz yarın çok geç olmaz…