İnsan bu ya!
Her zaman kendini meşgul edecek bir şeyler bulur. Bulduğu şeyler çoğu zaman insanlık ailesinin onur verici bir işi birçok zaman da onur kırıcı buluşu olur. Nihayette zamanı değirmen gibi öğüten bu buluşlarının sonunda eyvahlar deyip başını iki elinin arasına alır. Kendini zavallı bir konumda görür ancak iş işten geçmiştir.
Çocukluk felsefesinde çocukluk dönemi insanın en masum olduğu, masumiyetin gereği de yaptıklarının tartışılmadığı bir dönemdir. Hatta yanlış yaptıklarının kaynağının yetişkinler olduğu bir dönem olarak algılanır. Çocuk sevgi ister ilgi ister oyun ister. Sürekli kendini merkezde görmek isteyen bu insan yavruları bilhassa babanın annenin sorumluluğunu paylaşmadığı ailelerde artık çekilmez olurlar. Tek dili olan ağlamasının bir an önce susmaya dönmesini arzulayan, ebeveynlerin özlemle beklediği veyahut hiç beklenmedik bir anda gelip bütün üzüntüleri neşeye döndüren bu çocuklar ebeveynleri tarafından bir müddet sonra sakin ve sessiz bir ortamın içine konulmak istenirler.
Karnı açsa doyurulur altı ıslaksa kurutulur bir ihtiyacı varsa giderilir ama bu afacan insan yavrusu ağlamaya devam eder. Durmadan hareket eden bu mahluk çoğu zaman anlaşılmaz anlaşılmadığı için de tek yol onu susturmaktır.
Yüzyıllardır bunun yollarını arayan insan en sonunda çareyi aldatmakta bulur. Ağlamasının bir ihtiyaç olduğunu bilmek yerine onu susturmayı tercih eden ebeveynler yeni buluşun sevinci karşısında istenen bedel ne ise ödeyeceklerini söyleyerek çarşının yolunu tutarlar. Ve ilk soluğu Bakkal Ahmet’te alırlar. Büyük bir heyecan, aradıkları şeyin gizemiyle ancak karşılaştıkları nesnenin heyecan ve hayal kırıklığı karşısında hiç tereddüt etmeden onu alıp eve koşarlar. Kan ter içinde kalan ve işe yarayacağından emin olmayan çileli ebeveynler büyük bir hayret ve merakla hemen o kauçuğu çocuğun ağzına tıkarlar. Çocuk ise masum ve çaresizdir. İstemez böyle bir aldatmanın parçası olmayı. Başını sallar ve ağzına verilen şeyi tükürür. Ebeveyn ısrar eder çocuk direnir ve kaybeden her iki taraf olur. Kazanan nesne neticesinde çocuk aldanmanın ebeveyn de aldatmanın faili olarak emziğin galibiyetini alkışlarlar. Çocuğun bütün aldanma ihanetine karşılık direnmesi ebeveynin aldatma becerisinin önüne ancak yaşının ilerlemesi, bedeninin büyümesi ve zihninin gelişmesiyle olur. Çocuk büyüyünce ağlamayı bırakır ebeveyn de aldatmayı, emzik de ait olduğu çöplüğe veya yeni aldatacağı insan yavrularını beklemeye koyulur.
Bu süreçte emziği bir alışkanlık değil bağımlılık olarak içselleştiren, büyüdüğü halde onu ağzından düşürmeyen veya onun yerine parmağını emzik gibi kullananların problemli görülmesi en büyük insanlık problemidir. Çünkü ebeveyn olarak çocuklarımızı bu davranışımızla yalancı ve işe yaramaz bir karakterle büyütüyoruz.
Çocuk aldansa da yaşamın iyilik serüvenleri, onu etkileyen diğer gelişim süreçleri neticesinde aldatmamayı öğrenebilir. Bağımlılıktan kurtulma imkânlarıyla yeni bir insan evladı olma yolunda başarılı olabilir. Bu durum dahi hiçbir zaman maddenin özne olma eğilimi savaşını engellemez. Bundandır ki madde yani dünyanın kaymağını yiyen sermaye sahipleri çocukluk masumiyetinin bu hezimeti karşısında insanlıktan intikam almanın yollarını ararlar. Bundan sonrasını bilemiyorum ama şimdiye kadarki en etkili argümanlarını piyasaya sürdüklerini herkese anlatmak istiyorum: YENİ EMZİK.
Bütün insanlığın severek ve isteyerek ellerine aldığı bu yeni emzik çocuğun ağzına tıkılan o eski emzikten bin kat daha kötülük merkezli bir buluş. İyiliğini gölgede bırakabilecek kötülüklerini görecek insan sayısı her geçen gün azalıyor.
Çocuk emziği ağzından atıyordu çünkü zihni iptal olmamıştı ve kötülüğü anlama seviyesi her geçen gün gelişim kaydetmekteydi. Şimdiki her yaştan insan yeni emziği elinden bırakamıyor çünkü zihni iptal ettiği için onun zararını algılayamıyor.
Çocuk emziği ağzından attı konuşmaya başladı yeni insan emziği eline aldı konuşmayı unuttu.
Çocuk emziği attı özgür oldu yeni emzik insanın en büyük esaretidir.
Rahatlıkla yeni emzik sayesinde alim ve filozof olduk. Her şeyi biliyoruz ama hiçbir şeyi tam bilecek kadar bir zamanımız olmuyor.
En gülünç duruma düştüğümüzü fark etmeden kendi kendimize gülmeye başladık.
Kendi hırsızımız ve arsızımız olduk ama bunu medenilik olarak algılattı bize bu yeni emzik.
Her şeyin bizim olması gerektiğini bilecek kadar çalışkan olmamızı lakin hiçbir şeyin bizim olmaması yolunda sünepe tembelliği karakterimiz yapmakta çok yol aldırdı bize bu emzik.
Her yerdeyiz am hiçbir yerde değiliz bu emzik sayesinde.
Sevgimiz sahte yapmadı sadece şefkatimizi dahi silip aldı sinemizden. Bütün zulüm ve haksızlıklara karşı sadece birkaç göz yaşı döktük ama onu asla elimizden bırakacak bir özgürlüğü elde edemedik.
Lokanta veya eğlence yerlerinde en güzel sevgili anlarında, en şık hazırlanmış masada ve o harika parfümlerin yanı başında sadece bu yeni emzikler var. Çünkü belli bir görüşmeden sonra yavaş yavaş yeni emzikler ellere alınmaya o güzelim ağızlar susmaya başlar.
Gurbet ve hasretin zehridir bu yeni emzikler. Yıllarca birbirlerini görmemiş sevgililer bir an önce kavuşmak hayaliyle yollara düşerler ellerinde en yeni emziklerin havasını atmakla beraber. Ve o an gelir. Hasret konuşulmadan özlem giderilmeden herkes eline yeni emziğini alır.
Mesela en ilmi toplantılar, en büyük sanat ve edebiyat konuşmaları da bu yeni emzikten nasibini alır. Çünkü bu yerlerde olması gerekenler çok kısa süre sonra sıkılırlar. Bu yeni emziğin onların kulaklarına bir şeyler fısıldadığını nazikçe herkese göstererek ortamdan ayrılırlar. Odalarına çekilip yeni emzikleriyle baş başa kalırlar.
Ailelerin saadet hücreleri baykuş ürküntüsünün olduğu bir izbeliğe dönüşmeye başladı. Evde sofranın başında bile bu yeni emzikler var elimizde. O kahkahaların atıldığı aile sofralarına ne kadar hasret kaldık bir bilseniz. Herkes bir an önce uzlet köşesine çekilip kendi ile baş başa kalmadan ya delice kahkahalar atar ya garipçe hareketler yapar. Geceleri gündüz gündüzleri de gece yaparak bu yeni emzik sinemizde veya ellerimizde uyuya kalırız.
Yeni emziklerin en büyük ihaneti kitaplara oldu. Eskiden emzik çocuğun ağzında kitap yetişkinin elindeydi. Yetişkin bütün aldatmacasının özrünü ağzına emzik tıktığı çocuğuna eline aldığı kitabı okuyarak gidermeye çalışırdı. Şimdi çoğunluğun elinde yeni emzik azınlığın elinde ise kitap var. Hatta bu azınlık o kadar zorlanmakta ki bazen neden hap kitaplar yazılmıyor içten serzenişiyle zamansızlığın ve yeni emziğin amansız galibiyetinin direnişini nazik ve nazlıca yazarlara söylemektedir.
Evet ellerimiz ürettikleriyle maharet kesb eder ve insanlık ailesine bıraktığı o iyilik mirasıyla bugüne kadar gelirken şimdi ellerimiz bilhassa parmaklarımız sadece yeni emziğe dokunarak bütün güzelliklere dokunmaktan mahrum bırakıyor insanın bütün bedenini. Yeni emzik sayesinde varlığın güzelliklerini göz görmez gönül hissetmez zihin de bilmez oldu.
Çocuk emziği ağzında atınca hür oldu.
Yeni insanın bu emziği elinden bırakacağı ise gözükmüyor.
Hayrola bu gidişimiz!
Yeni emziğin hayranlığından kurtularak hayırlı ola bu gidişimiz desem de pek de geçerli bir söylem olmadığını ben de biliyorum.
En azından bu yeni emziği tanıdığımı anlıyorum vesselam.