Üstad Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler eserindeki karakterlerden biri olan Nikolay Ivanov Krasotkin 12-13 yaşlarında bir gençti (kendisi 14 olduğunu söylüyordu). Aleksey Fyodoroviç Karamazov ile arasında geçen bir diyalogda şunu söylemişti; “Açık, yalın bir düşüncem var Karamazov: Halka inanırım ben, şımartmamak koşuluyla bu olmazsa olmaz.”
Halka inandığını söyleyip onun her dediğini itirazsız yapmaya çalışmak, istekleri cahilane olsa bile uyarmak ve hatta eğitmek yerine, o istekleri harfiyen yerine getirmeye çalışmak ile halkı küçük görüp her dediğini kulak ardı edip hakkını hiçe aynı sonuca çıkar. Yani adaletsizlik.
Bu söz çok eski bir hatırayı gözümde canlandırmıştı. Henüz ortaokuldaydım. Köye yakın bir arazimiz vardı. Araziye ulaşmak için asfalt yoldan çıkıp uzunca bir toprak yoldan ilerlemek gerekiyordu. Bu ham yola girince dağların arasında ilerlediğimiz, şehri veya şehirle ilgili hiçbir yapıyı görmediğimiz bir süreç yaşardık. İçinde bulunduğumuz araç olmasa ilkçağda yaşıyor ve ilerliyor gibi olurduk.
Etraftaki dağlarda uzaktan akraba olduğumuz çobanlar görürdüm bazen. Koca sürüleri güdenlerdi. Ellerinde uzun sopalarla devasa topluluğa hükmeder gibi görünürlerdi gözüme. O kalabalığı yönetirken onlara bir düzen verirlerdi. Bazen çobanlar bir yere yönelir, bazen topluluk bir yere doğru giderdi. Ne topluluğun yolunu keser, ne de aşırıya gitmelerine izin verirlerdi. Topluluğu sınırlayarak, yönlendirerek ve eğiterek iyi bir topluluk haline getirirlerdi. İsteklerine sınırsızca izin vermezlerdi. Çünkü bazen hemen dağın eteğindeki bahçelere göz dikerdi topluluk. İşte o zaman adalet için bazı aşırıya gidenleri cezalandırırlardı. Ama oluşan bu düzen dışardan bakan herkese güven verirdi. Çoban bu şekilde hem sürü sahiplerine, hem tarla sahiplerine hem de kimi zaman sınırladığı kimi zaman ise ceza verdiği bu topluluğa hizmet ediyordu.
Şımartmaktan kasıt nedir peki? İsteklerine sınırsızca boyun eğmek ve hiç sınırlamamak mı? Yönlendirmek ne demek? Akan bir nehri bazı yönlerden sınırlayıp bir hedefe yönlendirmek onu nehir yapan şey değil mi? Aksi halde her şeyi yerle bir eden bir sel olmuyor mu? Bunu kendimde de hissederim bazen. Hırsıma, nefretime veya sevgime sınırsızca boyun eğdiğimde yani o duygularımı şımarttığımda aklıma adaletsizlik ettiğimi hissederim.
Tüm canlılar ve oluşturdukları topluluklar, eğer eğitilir ve doğru yönlendirilirse gelişirler.