Email
Twitter
WhatsApp
İnstagram

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

İLETİŞİM

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF!

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

Üç Güzel

Üç Güzel

Üçü de bir içim su kadar güzeller.

Geceler artık uykunun güzelliğinden ziyade gündüzün güzelleriyle beni meşgul eder bir hal almıştı bu yaz günlerinde.

Etrafım güzellerle dolup taşmış hatta gecenin uykusunu kaçıracak kadar beni kendilerine bağlamışlardı.

İşte dün gece de böyle bir geceydi. Sabah buluşma vaktimizdi. Üç güzelle buluşacaktım. Diyeceksiniz ki şimdi bir güzel neyine yetmiyor da üç güzelle buluşmaya kalkışıyorsun. Yüreğimdeki sevme kapasitesi çok güzele yeter diyeyim size bu yeter.

 Gecenin ilerleyen bir saatinde uyanmıştım. Bütün güzellerin güzelliği yanında bir gölge olan o mutlak güzelle önce buluştum. Sonra güzellerin benimle erkenden buluşmaya geleceklerini düşünerek camdan dışarıya baktım. Etraf karanlık güzellerden ise sadece bir yaz melteminin esintisini duyar bir haber vardı.

Tekrar o bitmeyen gecenin ve sırtımı ağırtan sert yatağımın bağrındaki dünya güzeline koşup dışarıdaki güzelleri unutmak istedim.

O üç güzelle buluşmanın hayaliyle döndüm durdum sabaha kadar. Ve güneş üzerime doğmuş veya doğmamıştı hemen fırladım yatağımdan.

Ateşim sönsün, heyecanım normalleşsin diye önce soğuk bir suyla bedenimi temas ettirdim. Sonra aynanın karşısına geçip şimşir tarağımla saçlarımı düzelttim. Ardından rolon sürüp güzel kokularımı boynuma ve yüzeme temas ettirdim. Ama asıl ellerim bilhassa ellerimdeki kalem gibi parmaklarım önemliydi bu buluşmada. Çünkü yüzümle onları görürken ellerimle her taraflarına muhtemelen temas edecektim. Eldiven takamazdım ellerime. Çünkü onları ellerimin içine alıp bütün parmaklarımla dokunmalıydım onlara. Ve ellerimi güzelce kremledim. Pamuk gibi oldu parmaklarım.

Büyük bir heyecan ve hasretle hemen o üç güzelle buluşma sevdasıyla dışarıya çıktım ve onlara doğru yol almaya başladım

Aman Yarabbim! O nasıl bir güzellik. Üçü de birbirinden güzel hem de tarif edilmez bir güzelliğe malikler.

Üçü de yeşiller arasında arz-ı endam ediyorlar. Hem de yeşilin en olgun ve insanı yüreğinin yedi yerinden hoplatacak bir tazelik ve estetiğe sahip güzellik.

Ya yeşiller arasında kırmızının tonlarıyla bir iç kıyafet giyişlerine ne demelisiniz. Bir şey diyemezsiniz. Ancak seyrin güzelliğiyle kendinizden geçebilirsiniz.

Birisinin kırmızısı güneşin kızıllığına benzer bir morluktaydı. Diğerinin ki sanki beni görmekten kaynaklanan bir utançlıkla kırmızısı mosmor olmuş ve çok hoş bir hal almıştı. En sonundaki güzellin kırmızısı ise çok güzel alacalı bir yaz akşamının kadehin dibinde tortulaşan ve temas edilecek dudağı bekleyen bir hal almıştı. 

Üçü de mankenler gibi yan yana dizilmiş beni bekliyorlardı. Ben onları görünce çok heyecanlandım. Bu üç güzelle nasıl durmadan temas edeceğim diye şaşırdım kaldım. Onlar ise bütün güzellikleriyle yerlerinde sabit duruyor ama bana ulaşmak içinde göz kırpıyorlardı. Yüreğim yerinden oynayacak, aklım başımdan gidecekti ki kendimi toparladım. Duygularımı yönetmeye başlayarak o üç güzelin en sağ başta olanına yaklaşarak önce bir selamla temennada bulundum. O da kokuma bayılır gibi bana meyletti. Ellerim ona temas edince yıllarca beni bekliyormuş gibi kendisini parmaklarımın arasına bıraktı. Yaklaşık yarım saat ona vakit ayırdım. Bütün yeşil kıyafetlerinden onu ayırdım. Kırmızılıklar arasındaki halleriyle olduğu yerden koptu. Ara da bir direnir gibi gözüküp ellerimi acıttığında ise benim uyanmam için ve ondaki güzelliği ona ait olmadığını idrak etmem için imiş meğer.

Yanındaki güzelin sabırsızlandığını fark ettim. Ve yeşiller arasında bunalmış elma gibi yanakları kızarmaya başlamış birinci güzelin yanından usulca ayrıldım. Beni beklemekten hatta beni gördüğünde güzelliğine güzellik katan utancından yanakları mosmor olmuş ikinci güzele usulce yaklaştım. Ona verdiğim selam biraz daha içtendi. Çünkü birinci güzelin yüreğimi çok incelttiğini fark ettim. O da kokuma sonra ona dokunan parmaklarıma kavuşmanın heyecanıyla sallanmaya başladı. Yıllardır beni tanıyor hasretinden renkten renge giriyormuşçasına dokundukça dokundu parmaklarıma. İçimi gıcıklayan o hoş dokunuş ve güzelliğine güzellik katan o kendini tamamen ellerime bırakış beni hazdan ziyade hayrın derinliğine yönlendirdi. O da yeşil kıyafetlerinin kendisini artık daralttığını bu mosmor halinin ona çok yakıştığını ve orada sabit kalmaktan bıktığını kulağıma fısıldar gibiydi. Ellerimin arasında gözlerimin aynasında çok fazla kendisine vakit bulmuş hep onun yanında kalmamı istermiş gibi bir cilve ile beni kendine bağlayacakken üçüncü güzelin artık sabrının kalmadığını ve biraz fazla sallandığını anladığımdan usulce onu da olduğu yerden ve yeşillerin kuşatıcı halinden kurtararak koştum üçüncü güzele. İki güzellin yüzlerce defa ellerimi kendilerine temas ettirmeleri beni bedenen yormuş gibi hissettirse de kalbimin bilhassa güzelliğe meftun o derin hislerimin üçüncü güzele de tam müştak olduğunu onun yanına gidince anladım. Daha aheste ama derinden bir tavırla ona da temennada bulundum. O da sona kalmanın nazıyla ama kavuşmanın iştiyakıyla kendini parmaklarımın arasına bırakan bir nazlı edayla hafiften sallanmaya başladı. Yeşil örtülerin gölgesinden sıkılmış yeni kıyafeti olan kırmızıya yakın ama tam kırmızılaşmamış o güzel haliyle durduğu yerden uzaklaşıp cananına yaklaşmak istiyordu. Tereddütsüz hatta diğer iki güzeli kıskandıracak ve güneşin de hazzını ona hissettirecek bir tavırla o üçüncü güzelle de çok hoş dakikalar geçirerek onu da yeşil kıyafetlerinin gölgesinden kurtarıp diğer iki güzelin yanına götürdüm ve yeniden hayat arkadaşımın yanına döndüm.

Eşi benzeri asla bu dünyada bir daha bulunamayacak olan üç tane dünyalar güzeliyle onlarca dakika geçirdiğimi nasıl anlatabilirdim ki ona. Ve anlatamadım. Sadece uyanmasını bekledim.

Hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi o her zamanki gibi uykusunu aldıktan sonra benzeri tarif edilmez bir güzellikle uyanan hayat arkadaşım kahvaltı için bahçeye çıkmaya karar vermişti. Bu defa farklı bir heyecan yaşamaya başladım. Ya fark ederse bu üç güzeli desem de fark edilmeyecek gibi değildi ki onlar. Bahçeye giden eşim hayret hatta tatlı bir öfkeyle hemen içeriye koşmuş saatlerdir yanımda yoksun sen yoksa bu üç güzelle miydin? Onlar eski yerlerinde ve bilhassa onları gölgeleyen yeşil kıyafetlerinden ayrılmış o yeni kıyafetleriyle bir araya gelmiş güzelliklerine sen mi vesile oldun. Uzat bakayım ellerini. Aman Allahım! Baksana bu yumuşacık parmaklara. Dert görmeyesice o güzel parmaklar benden başkasına dokunur demek ki. Görürsün sen şimdi o güzellerin başına gelecekleri dedi ve farklı duygular içinde beni bırakarak öteki benden hemen bir ateş yakmamı istedi.

Direnemedim hayat arkadaşım bu nazlı güzele. Kıyabilir miydim o üç güzeli ateşin üzerine koymaya pek bilemedim. Çarnaçar ateşin ocağını hazırladım. Yazın o sıcağında kuruyan odunları yakmaya başladım. Üç güzelin bir arada olacağı büyük bir kazanı da üzerine koymaya hazırlanıyordum ki eşim benim elimden aldı kazanı götürdü çeşmenin başına. Güzel kızlar, nazlı oğlanlar, olgun ebeveynler ve bilge yaşlıların da olduğu o güzel ortamda sevdiğim üç güzeli hortumla ıslatmaya evirip çevirip yıkamaya ve benim hayat arkadaşımla siz saatler geçirir ve onun ellerinin arasında dakikalarca kalırsınız diyerek evirip çevirip yerinden etmeye başladı. Sonra üçünü de komşudan getirdiğim o büyük kazana yerleştirdi. Ardından da o mahcup ve her tarafı ıslak olan güzelleri alevi insanı korkutan ateşin üstüne koyduk.

Ben şaşırmıştım. Eşim sevinmişti. O üç güzel de bu halden dolayı kendilerinden geçmiş ve geldikleri bu yeni hale sanki hiçbir şey olmamış gibi uyum göstermişlerdi. Biraz kırıldım onlara. En azından eşime izahatta bulunabilirlerdi. Hiç seslerini etmediler. Ben yokmuşum gibi davranarak ateşin üzerinde sıcak suların arasında üzerlerindeki o kırmızı kıyafetlerini çıkarmaya uryan bir şekilde delikli tezgahın üzerine gelip soyunacak bir hal almaya çoktan teşnemişler gibi yerlerinde fokurdayıp durdular.

Bu defa da onlara sinirlendim. Aldım ahşap sopayı elime düştüm onların bu aymaz hallerinin üzerine. Döndürüp durdum sıcak suların arasında onları. Onlarda beni hiç tanımıyormuş hatta biraz önce dakikalarca vakit geçirmemişiz gibi başladılar üzerlerindeki o kırmızı tondaki kıyafetleri çıkaramaya. İçim yeniden bir hoş oldu. O üç güzel artık eskisi gibi değildiler. Bu defa üçü bir arada belki aylarca tek güzel olarak camların arkasından bizlere bakacaklardı. Ve öyle de oldu. Önce kendilerinden geçtiler ateşin üzerinde. Tamamen sıcakla yaşadılar yeni aşklarını. Sonra çok ince demir deliklerden geçerek tamamen yeni bir güzellik boyutuna geçtiler.

Artık tek güzel vardı ortada. Sabahki üç güzelin yerinde yeller esiyordu. Olan bana olmuş ellerin bomboş kalmış parmaklarım artık dokunamaz olmuştu o üç güzele. Daha doğru yeni tek güzele. Ben hüzün ve hasret karışımı bir duyguyla bu yeni güzelin camların arkasına saklanışını ve çok uzun bir zaman beni cam güzeli olarak seyret deyişini hayal ederken eşimin neden sofrayı kurmama yardımcı olmuyorsun bey dediğini duyar gibi oldum. Ve beni o hoş rüyadan uyandırdığı için ona biraz gönül koydum.

Yeni zamanlarda yeni güzellerle buluşmak hayal ve hasretiyle bu güzel hallerimin sizin de başınıza gelmesi dileğiyle hoşçakalın…

Güncellenme Tarihi
  • 07 Temmuz 2024, 06:36
Yazının Adı
Üç Güzel