Liderlik, çok sayıda akademik disiplin alanının ilgi alanına giren bir konudur. İşletme
yönetiminden psikiyatriye kadar geniş bir alanda araştırmacılar, liderliğin farklı yönlerini ele
alarak konu üzerinde çalışmalar yapmaktadırlar. Sonuçta da karşımıza, dikkate değer bir
liderlik külliyatı çıkmaktadır. Aslında bu durum doğaldır çünkü liderlik, toplumda hemen
herkesi ilgilendiren bir konudur.
Liderlik literatürü incelendiğinde araştırmaların ve yayınların dikkat çekici düzeyde lidere
odaklandığı görülmektedir. Başka bir ifadeyle nasıl lider olunur, kim lider olabilir, liderin
özellikleri nelerdir, hangi liderler daha etkilidir vb. konular liderlik çalışmalarında ön plana
çıkmaktadır. Hâlbuki liderlikte liderin kendisi kadar, liderin takipçileri yani liderin amaçlarını
gerçekleştirmek için birlikte çalıştığı kişiler ve yaşanılan zamana dair çevre unsurları da
önemlidir. Özellikle liderin takipçilerinin nitelikleri en az liderin özellikleri kadar irdelenmesi
gereken bir konudur. Çünkü liderin başarısında yakın takipçilerinin (yardımcılarının, birlikte
çalıştığı kişilerin) katkısı doğrudan etkilidir.
Emevî halifeleri ile ilgili tarih kitaplarında yazılanlara göre çoğunluğunun liderlik tarzları ağır
eleştirilere maruz kalacak kadar kötüdür. Bir rivayete göre Emevî halifelerinden birisi bir gün
her zaman geçtiği yoldan geçerken halktan birileri bir anda arkalarına sakladıkları çapaları
çıkartıp, toprağı kazmaya başlarlar. Bu durum halifenin dikkatini çeker ve insanlara ne
yaptıklarını sorar. Onlar da Asr-ı Saadet döneminde (Hz. Muhammed’in hayata olduğu
zaman) görev yapan dürüst idareciler gibi yöneticiler aradıklarını söylerler. Yapılan davranışa
içerleyen halife hızlıca oradan ayrılıp, aynı hızla geri döner. Döndüğünde onun elinde de bir
çapa vardır ve diğerlerinin yanında o da toprağı kazmaya başlar. Bu sefer biraz önce toprağı
kazan insanlar merak ederler ve halifenin ne yaptığını sorarlar. Halife “ben de Asr-ı Saadet’te
yaşamış olan dürüst insanlar gibi insanları arıyorum” der. Memnun olmadığınız her ne varsa
sizin de onlara katkınız var demek istemiştir. Dolayısı ile liderlerin başarılı olabilmeleri için
sadece sahip oldukları özellikler değil birlikte çalıştıkları takipçilerinin özellikleri de dikkate
alınmalıdır.
Peki, liderler doğru kişileri nasıl belirleyebilirler? Liderlik eğitimlerinde sıkça kullandığımız
Fransız matematikçi Andre Weil tarafından söylenen ve Weil Kanunu olarak da bilinen bir
söz vardır. Weil üniversitelere hangi elamanların alınması gerektiğini vurgulamak üzere
söylediği bu sözünde “birinci sınıf insanlar birinci sınıf insanlarla çalışırlar, ikinci sınıf
insanlar üçüncü sınıf insanlarla çalışırlar, üçüncü sınıf insanlar beşinci sınıf insanlarla
çalışırlar” der. Anlaşılacağı üzere liderin bakış açısına bağlı olarak sahip olduğu nitelikler
takipçilerinin belirlenmesinde etkili olmaktadır. Sonrasında ise takipçilerin nitelikleri ve
davranışları liderin başarısına etki etmektedir.
Modern Avrupa'nın ilk romanı olarak kabul edilen Don Kişot’un yazarı İspanyol şair ve yazar
Cervantes’e atfedilen (İspanyol atasözü de olabilir) ibretlik bir söz var. “Bana arkadaşını
söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim”! Bu ifadeden hareketle mevzubahis liderlik olduğunda
“bana takipçilerinin kimler olduğunu söyle sana ne kadar başarılı bir lider olabileceğini
söyleyeyim” diyebileceğimiz kadar takipçilerin niteliği liderliği etkilemektedir diyebiliriz.
O nedenle herhangi bir alanda bir lideri desteklemeden önce o liderin yakın çevresine bakmak
yararlı olabilir. Sonrasında liderimiz iyiydi ama çevresi yarmazdı demek anlam ifade
etmeyecektir.