Beyaz, saflığın temizliğin duruluğun sembolü sevdiğim bir renk idi.
Pür pak rengim beyazdı.
Ta ki benden çaldığı güne kadar. Beynimde şimşekler çakar iken, beyazın hiç de iyi niyetli olmadığını kavramaya başladım.
Karanlığın içinden gelişimde beyazlıkla karşılaşmıştım.
Öylesine parlak idi ki, bir süre gözlerimi açamamıştım.
Kireç beyazı duvarda,
Beyaz kıyafetiyle,
Beyaz kepiyle
İşaret parmağını dudağının üzerine koymuş sus diyordu.
Bir diğeri de en hassas noktama şaplatıp şaplatıp duruyordu.
O gün susmamam haykırmam için vuruyormuş
Bugün ise ...
Şok havuzundan çıkmışçasına tir tir titrer iken
bir abla koşup beyaz pamuklara sarmalamıştı.
Ah be ebem bilemedik senin kıymetini, meğerse ilk iyiliği sende görmüştüm.
Donmaktan kurtarıp, tatlı bir sıcaklık hali içerisinde küveze yatırmıştın.
Beyazlıkla tanışalı 55 yıl olmuş. Beyazlığın içindeki siyah bir nokta misali yaşamlar
Duvarlar kapılar
Beyaz
Danteller tabaklar
Beyaz
Önlük yakam defterlerim
Beyaz
Beyaz papatyadan fallara bakarlar
Beyazlar giyerdi gelinler
Beyaz kısraklara binerlerdi.
Ne tuhaf renksin sen
Ömür,
Beyazla karşılanıyor
Beyazla uğurlanıyor...
Beyaz duvak
Etrafında dans ediyoruz
Beyaza dönüyor gözler
Beyaza sarılıyor bedenler
İşte böylesi bir süreci yaşıyoruz.
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı
Ekranların 24 saat 20 haneli köye çevrildiği şu günlerde,
Beden sekiz yaşında
Beyazlara sarılmış
Beyaz kefen içinde
Beyaz gelinlik üzerinde
Siyahlar giymişti musallaya bakanlar
Siyah çelenkler konmuştu huzura
Beyazlığın güzelliği
Yaşatamadığımız canların üzerinde
Son arzusu beyaz duvakmışcasına
Sus diyen beyazlığı dinleyemeyen bir yürek daha susmadığı için uğurlanıyor.
Ne tezat bir alemdeyim
Susuyorum
Hırsıza
Dolandırıcıya
Kötüye
Zorbaya
Tacize
Susuyorum
Zulme
Mazluma yapılan eziyete
Kul hakkı yiyene
Soykırıma
Katile
Haykırmak istesem de, duvarlar üzerime geliyor konuşamıyorum.
“Bu ne yaman çelişki”
diyor Ahmet Kaya
Duvarlar konuşmuyor anne
Duvarlar konuşmuyor anne
Açık kalmıyor hiçbir kapı
Hani nerde benim gençliğim
Bu sözler kulaklarımda çınlıyor.
Dün annesine sorduğu sorular şimdilerde insanlığıma soruluyor
Toprak konuşmuyor
Kapaklar kapanmış ışık yok
Nerde benim çocukluğum diye sorguluyor yitip gidenler
Son yolculuklarında
Kitap veremedik
Oyuncak veremedik
Kır çiçekleri veremedik
Huzur veremedik
Beyaz tül parçası
Gelin olmanın simgesi
Kadın olmanın simgesi
Ana olmanın resmiyeti
Susmanın son yolculuğu
Al-i İmran Suresi, 135. ayet:
Ve ‘çirkin bir hayasızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.
Zulüm edenlerin duruşlarını ne güzel de iletmiş.
Sonrasında
En’am Suresi, 45. ayet:
Böylece zulmeden topluluğun kökü kurutuldu. Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’adır
Rabbim zulmeden için kapıların kapalı olduğunu, iletmiş kullarına
İşte rabbimin dile getirdiği topluluk her Cinayet, Hırsızlık, Tecavüz, Zulüm sonrasında secde eden ve af dileyenler
Beni sustursan da
Adaletin Gözlerini bağlasan da
Adaletin terazisini bozsan da
Rabbimin ayetleri seni ifade etmiyor mu?...