Email
Twitter
WhatsApp
İnstagram

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

İLETİŞİM

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF!

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

Sonsuzluk Ağacı ve Dubalar

Sonsuzluk Ağacı ve Dubalar

Hafta içi her sabah olduğu gibi tüm aile evden çıktık. Önce çocukları okula bırakıyor sonra işyerlerimize geçiyorduk. Okulun önüne geldiğimizde bir yenilik fark ettik. Okulun önündeki yolun her iki tarafında dubalar yerleştirilmiş, yol daraltılmış ve park yapmaya uygunsuz bir hale getirilmişti. Okul yönetimi mütemadiyen duyurular yapıyor, okul önünde özellikle okul çıkış saatinde oluşan trafik yoğunluğunu hatırlatıyor, okulun yanında bulunan boş park alanına araçlarımızı park edebileceğimiz ifade ediyordu. Ancak tüm bu duyurulara rağmen bir sonuç alınamıyor, herkes çocuğunu tam kapının önünden hatta mümkün olsa okulun içinde almak istiyor gibi kapının önünde ciddi bir yoğunluk oluşturuyordu. Tabi tahmin edilebileceği gibi uyarılar işe yaramıyor, okul çıkışları tam bir kaos oluyordu.

Bu sabah gördüğüm bu değişiklik, uyarılar fayda vermeyince fiziksel önlemler alma ihtiyacı hissettiklerini düşündürdü. Her gün o kaosa girip çıkan bir veli olarak bu önlem bana oldukça mantıklı geldi. Zaten uyarılar da bana mantıklı gelmiyor değildi.

Dün akşam çocukları almak için oldukça erken gittim. Okulun yan tarafından otopark olmak üzere düzenlenmiş park alanına aracımı park ettim. Yaklaşık yirmi dakika erken gelmiştim ve boş vakit beni düşünmeye sevk etti. Dubaları izlerken aklıma sonsuzluk ağacı geldi. Şu hepimizin bildiği veya anımsayacağı ağaç. Hani Allah, insanı yaratır ve “şu ağaca yaklaşma” der. Ama insan şeytanın da teşviki ile sonsuzluk ağacının meyvesini yer. Bu olayda aklıma hep takılan bir durum vardı. Bu aklıma takılan şeyin geçenlerde okuduğum bir kitapta da yazarın aklına takıldığını fark ettim. İnsan, bu ağacın meyvesinden yememeliyse niye etrafı bir fiziksel engel ile çevrilmemişti? Örneğin duba veya bir çit veya bir hendek.

Hepimiz bir hayvanat bahçesi gezecek kadar şanslıyızdır diye düşünüyorum ama gezmemişsek bile bir çiftlik görmüşüzdür. Veya boynuna bir ip bağlanan bir hayvan. Kafesler, ipler veya çitler, sözel uyarılarımızı anlamadığını veya anlayamayacağını düşündüğümüz canlıları sınırlandırmak, kendi sınırlarını kendi iradeleri ile kontrol edemeyeceklerini düşünüp bu onların yerine karar verme ve yapma amacıyla kullanılıyor. Ancak, Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin de dediği gibi, “İnsan, düşünen bir hayvandır.” Eğer “hayvan” kelimesi sizi rahatsız ettiyse bu cümleyi kelimenin Türkçesi olan “canlı” şeklinde okuyabilirsiniz. Düşünen canlı, varlık, hayvan artık her neyse insan, kendi sınırlarını kendi iradesi ile belirleyebilecek bir yapıya sahiptir. Bunu en iyi bilen yaratıcısı onu sınırlandıracak fiziksel bir engel koymamıştır. Onun, hırs ve isteklerine yenik düşe(bile)ceğini bildiği halde onu saygın bir yere koymuştur. Fiziksel engeller ile onun yetilerini kullanmasını engellememiştir. 

Ancak, insan kendine zulmeder. Bu ifade Kur’an-ı Kerim’de birkaç yerde geçmektedir. Yani, Allah, kendisine birçok şeyi yapabilme yetisi vermesine rağmen insan bunları yerli yerinde kullanmaz, kendi değerini düşürür. Allah, fiziksel engeller koymaya gerek duymadığı halde, insan kendisini fiziksel engeller, zorlamalar, cezalar ile eğitmeye ve yönlendirmeye çalışır. Çünkü insan, kendini tanımamaktadır. Kendini tanımadığı için de kendini tanıyan ve saygı duyan diğer insanların sözlerine kulak vermemektedir. İsteklerine ve hırslarına yetilerini kısaca insanlığı kurban etmektedir.

Halbuki Allah’ın bize muamele ettiği gibi, bir şeyi anlamamız için yalnızca SÖZ yeterlidir.

Güncellenme Tarihi
  • 08 Kasım 2025, 23:58
Yazının Adı
Sonsuzluk Ağacı ve Dubalar