Öğrencilerin üniversite hayatları boyunca defalarca yaşadıkları dönem sonu sınav maratonlarından bir tanesine daha başladık. Önümüzdeki iki hafta talebelerimizin çoğunluğu için heyecan ve telaşın yoğun yaşandığı bir zaman dilimi olacak. Gözlemlediğim kadarıyla böyle vakitlerde bazı öğrenciler kendilerini aşırı stres altında gündüz gözü ile karabasan yaşıyormuş gibi hissediyorlar. Bu durum genel olarak öğretim sistemimizin yanlışlarından ve daha çok da öğrencilerimizin çalışma iradelerindeki zayıflıklarından kaynaklanıyor.
Benzeri durumları kendi öğrenciliğimde fazlasıyla tecrübe ettim. Aslında talebelik dönemimde güzel çalışma planları hazırlıyordum. Lakin iş belirli bir disiplin çerçevesinde çalışmaya gelince aksamalar başlıyordu. Kendimi yurt odamızda arkadaşlarımla geceler boyunca memleketi kurtarmak için yaptığımız sohbetlere ve tembelliğin boşluğuna bıraktığımda müthiş haz alıyordum. Fakat sınav dönemi geldiğinde bu haz acıya ve pişmanlığa dönüşüyordu. Sınav vakitlerinde daha önce düzenli çalışıp sınavlara yeterince hazırlanmadığım için sürekli kendimi suçluyordum. Aşırı stres yüzünden kilitlenip kaldığım günler bile oluyordu. Bir ara; pişmanlık, kendini suçlama ve stres döngüsünün içinde hapsolup kalmıştım.
Bu döngüden çıkmak için ilk bulduğum yol kitap okumak oldu. Kitaplara odaklanınca kütüphanelerde daha fazla vakit geçirmeye başladım. O günlerden birinde akademisyen ve siyasetçi Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in "Gençlerle Başbaşa" adlı kitabına halk kütüphanesinde rastladım. Ödünç alarak bir solukta okudum. Başgil, sistematik çalışmanın önemini ve başarıda disiplinin etkisini anlatıyordu. Ayrıca gençlerin kendilerini ahlaki ve kültürel değerlerle donatmaları gerekliliği üzerine de öğütler veriyordu. Bu tavsiyeler üzerinde düşünerek kendim, ailem ve toplumum için yararlı işler yapabilmek için düzenli ve sürekli çalışmam gerektiğine karar verdim. Ders çalışmama ve okumama engel olan faaliyetlerimi mümkün olduğunca çalışma saatlerimden arta kalan zamanlara bıraktım. Bir süre sonra stres düzeyim düşmeye başladı.
Başgil'den sonra okuduğum Fransız akademisyen ve pedagog Jules Payot'un "İrade Terbiyesi" adlı kitabı da benzer şekilde beni etkiledi. Payot, eserinde iradenin bir karakter özelliği olduğunu ve zaman içinde geliştirilebileceğini belirtiyordu. Dahası, iradenin insanın en güçlü araçlarından birisi olduğunu ve doğru kullanıldığında insanın önemli başarılar elde etmesini sağlayacağını vurguluyordu. Benim için en çarpıcı kısmı ise iradeyi kasa benzettiği ve iradenin eğitim ve güçlendirmeye ihtiyacı olduğunu öne çıkardığı bölümdü. Fransız pedagog irade eğitiminin; disiplinli bir şekilde çalışarak, duyguları kontrol altında tutarak, amaçlar belirleyerek ve tüm bunların sürekliliğini sağlayarak mümkün olabileceğini anlatıyordu.
Başgil ve Poyut'u okumamın üzerinden uzunca bir süre geçtikten sonra Amerikalı akademisyen ve psikolog Walter Mischel'in "Marshmallow Testi: Otokontrolde Uzmanlaşmak" adlı kitabı elime geçti. Bu kitapta da benzer şekilde kısa vadeli hazlarını erteleyebilen kişilerin uzun dönemde güçlü karakterlere sahip oldukları ve daha başarılı kişilere dönüştükleri aktarılıyordu. Hatta bu kişilerin hayatta karşılaştıkları zorluklarla daha iyi mücadele edebildikleri vurgulanıyordu. Mischel'in görüşlerini önemsememin sebebi kitabında yer alan bilgilerin uzun bir dönemi kapsayan bilimsel deneylerin sonuçlarını içermesiydi.
Bu değerlendirmeler çerçevesinde otuz yıllık hocalık tecrübesi olan bir akademisyen olarak öğrencilerime naçizane birkaç tavsiyem olacak. Birinci tavsiyem hayatlarına dair bir amaç belirlemeleridir. Bu amacın kendilerine yarar sağlamasının yanı sıra ailelerine ve toplumumuza katkı sağlayacak ahlaki değerleri içirmesi gerektiğini de unutmamalıdırlar. İkinci tavsiyem bir çalışma planı kapsamında kararlı ve sistematik bir biçimde planlarına sadık kalarak hareket etmeleridir. Üçüncü tavsiyem kendilerine kısa dönemde haz veren işleri ertelemeleri ve amaçlarına odaklanmalarıdır. Dördüncü tavsiyem iradelerini karakterlerinin bir parçası haline dönüştürmeleri ve iradelerini güçlendirmeleridir. Bu aşamada hayata olumlu bakmayı irade güçlendirme çalışmalarının bir parçası haline getirmelidirler.
Umulur ki bu tavsiyeleri gerçekleştirirlerse stresle baş edebilirler.