Öğretmen deyince aklımda ilk canlanan şey çok küçük yaşta izlediğim bir filmdeki çarpıcı bir sahneydi. Mustafa Akkad’ın yönettiği ve Anthony Quinn’in başrolde oynadığı 1981 yapımı Lion of the Desert (Çöl Aslanı) filmi Libya’nın İtalyanlar tarafından işgaline direnen bir öğretmenin hayatını konu alıyor. Bu öğretmen çoğumuzun bildiği Çöl Aslanı lakaplı Ömer El Muhtardı. O sahneden geçen diyalogu bulabilmek için filmi yıllar sonra tekrar izledim. Ancak bahsettiğim sahnedeki diyalogun kimi Türkçe dublajlarda olmadığını fark ettim. O diyalogu duymak için orijinal dili ile izledim.
2 saat 43 dakika süren filmin 35. dakikasından itibaren Ömer Muhtar önderliğindeki Müslüman Libyalılar (ki çoğu yine onun öğrencileriydi) İtalyanları pusuya düşürür. Çatışmaların sonunda üstün gelirler. Bir direnişçi devrilmiş zırhlı araçtaki İtalyan bayrağını söker ve Ömer Muhtar’a getirir. O sırada iki İtalyan askeri onlara teslim olur. Direnişçilerden biri onları öldürmek için silah doğrulttuğunda Ömer Muhtar araya girer ve buna izin vermez. Adam, Muhtar’a itiraz eder. “Onlar bizim esirlerimizi öldürüyor” der. Bu cümleye Öğretmen Ömer Muhtar’ın verdiği cevap çok büyük dersler içerir. “They are not our teachers (Onlar bizim öğretmenimiz değil)” der ve çocuk yaşta olduğunu fark ettiği bu rütbeli askere İtalyan bayrağını teslim edip, “Komutanına söyle, bu buraya ait değil.” der ve bir ders de ona verir. Filmin 81. dakikasında bu çocuk bir esire silah doğrultan başka bir İtalyan askerine karşı çıkar ama durduramaz. Bu onun da bu dersi aldığını hissettiren bir başka sahneydi. Ömer Muhtar onun da öğretmeni olmuştu.
Yine aynı günlerde bir arkadaşımla konuşurken laf arasında çoğumuzun da anımsayacağı bir hikâye anlattı. Hikâye şöyle. Bir adamın güzel bir atı varmış. Bunu o yörenin ağası satın almak istemiş ancak adam atını satmamış. Bunun üzerine ağa, yaşlı bir adam kılığına girip adamın yoluna çıkmış, at sahibi merhamet edip bu yaşlıyı atına bindirmiş. Ata binen ağa bir anda atı koşturup çalmış. Arkada kalan at sahibi de ona “Sen benim atımı değil merhametimi çaldın, iyilik yapma isteğimi çaldın” diye sitem etmiş. Tabi hikâyenin farklı versiyonları oldukça fazla. Elbette ki bir mağduriyetle karşılaşan kişi karşı tarafa misli ile karşılık vermek ister. Veya yaptığı iyilikten kendisi zarar gördüğü gerekçesiyle bu iyiliği yapmama kararı alır. Bunlar doğal tepkilerdir. Bu hikâye bunu öğretir niteliktedir.
Her gün birilerinden bir şeyler öğreniriz şüphesiz. İlk durum bize her koşulda erdemli olmayı öğretirken, ikici durum koşullar kötüleştiğinde bencil olmayı öğretir. Ancak koşulları iyileştiren her koşulda ilk durumdaki tavrı sergileyen insanlardır. Bize kötülük yapan veya iyiliğimize karşılık kötülükle mukabele edenler bizim öğretmenimiz olmamalıdır. Bize bunu öğreten başta Ömer Muhtar’ın öğretmeninin, Ömer Muhtar’ın kendisinin ve tüm öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun.