Su’dan yaratılmış canlılar olarak genel itibariyle iki tür genel yaklaşım modeline sahibiz diyebiliriz. Gerek sosyal hayatımızda gerekse iş hayatımızda her iki modelden insanlara rastlamak mümkündür.
Bunlardan birincisi oksijen, ikincisi ise karbondioksit insan modelidir.
Oksijen insan geldiğinde sevindirir, içinizi rahatlatır, gönlünüzü ferahlatır. “Birlikte başarabiliriz, yanındayım, birlikte güçlüyüz, nasıl yapabiliriz, neler yapabiliriz” der, sizi yukarı taşır, enerji verir, size olumlu katkıda bulunur.
Onunla birlikte olmaktan, aynı ortamı paylaşmaktan keyif alırsınız.
Oksijen insan, kendi için istediğini birlikte olduğu insanlar için ister, onların mutluluğunu kendi mutluluğu olarak görür, onların sevincini büyütmeyi kendi sevincini büyütme kadar önemser.
Oksijen insanın yaklaşımları, bakışları içtendir, samimidir, rahattır, rahatlatır, çoğaltır ve onarır. Sevinç ve ışık taşır içinize.
Oksijen insan pozitiftir, “o kadar iyi geliyorsun ki, canım, kankam, kardeşim biraz daha otur, vallahi sana doyamıyorum” dedirtir size.
Onunla birlikteyken vaktin nasıl geçtiğini anlamazsınız. Vaktin daha çok olması arzulanır.
Onunla beraberce yürünülen yol sizi yormaz, yoldaşlığı hoştur. “Yol yormuyorsa yoldaşındandır” sözü ne güzel anlatmış bu gerçeği.
“Her kalp kendi içindeki çiçeğin kokusunu verir” sözünde ifadesini bulduğu gibi oksijen insan gittiği yere, girdiği mekâna, konuk olduğu gönüle içindeki sevgisini, oksijenini taşır.
Oksijen insan, kalplere güller bırakır ve yürür. Arkasında bir sevinç, bir muhabbet, bir enerji bırakır. Adı anıldığında yüzlerde tebessüm ve hoşnutluk belirir.
Giderken de arkasında kocaman bir “İZ” bırakır.
Çevremizdeki pek çok başarılı insanın çoğunun bu model ile başarıya ulaştığını görmek mümkündür.
Diğer yaklaşım modeli ise karbondioksittir.
Karbondioksit insan, sizin içinizi, sevincinizi daraltır. Geldiğinde üzer, gittiğinde sevindirir. Bir an önce ondan ayrılmak, yalnız kalmak istersiniz. Bir fincan kahveyi dahi beraberce içmeyi, olumsuz mekanlara dahi birlikte gitmeyi istemezsiniz, keyif vermez çünkü.
Karbondioksit insanın bakışları olumsuz, kin, haset, güvensizlik, nefret doludur. Nazar olarak tanımlanan hadise muhtemelen böyle bir insan modelinin bakışlarından kaynaklanmaktadır.
Karbondioksit insan negatiftir, olumsuzdur. “O kişi bana iyi gelmiyor, beni boğuyor. Ne zaman bir araya gelsem başım ağrıyor. Onu gördüm mü kendimi iyi hissetmiyorum” gibi olumsuz duygular yaşatır size her daim.
Onunla bir arada iken vakit geçmek bilmez. İşimizi bir an önce bitirip göndermek, ayrılmak isteriz bu insanlardan. Birlikte yürünülen yol da yolculukta sıkıcıdır.
Karbondioksit insan yanınızdan ayrılırken, giderken arasında kocaman bir “İS” bırakır.
Gördüğümüz kadarıyla olumsuz bakış açısıyla, karbondioksit model yaklaşımıyla mutlu bir hayat, mutlu eden bir yapı elde etmek çok zor görünüyor. Bu insanlar kendileri mutlu olamadıkları gibi çevrelerindeki insanların huzuruna da katkıda bulunamazlar.
Karbondioksit insan modeli özelliğine sahip insanların adları anıldığında insanların yüzü genel itibariyle buruşur, hoşnutsuzluk okunur. Ve insanlar bu tip insanlarla ikincil, üçüncül işlere girmekten çekinirler, ilişkilerini, iş birliklerini zorunluluk seviyesinde tutarlar.
Karbondioksit insanlar kanaatimce şu bakımlardan faydalıdırlar. Gecenin gündüzü gösterdiği gibi oksijen insanların açığa çıkmalarını, fark edilmelerini ve değerinin bilinmelerini göstermeleri açısından önemlidir.
Oksijen insanın modelinin tersine, başarılı insanların arasında karbondioksit insan modeli özelliklerini taşıyan insan görmek neredeyse imkânsızdır.
Evet, her iki model insanın özelliklerine yaşamınızdan yapacağınız gözlemlerle sizler de ilaveler yapabilirsiniz.
İki ayrı temel elementin kararında bir araya getirilmesiyle oluşan su nasıl ki mükemmel bir kıvama ve hayat veren bir nimete dönüşüyorsa oksijen ve karbondioksit insanlar bir araya gelerek hayat denen güzel birlikteliği oluşturmaktadırlar. Hayata bütüncül bir bakış ile bakıp oksijen insanların değerlerini bilmek, hayatımızda onlara daha çok yer açmak durumundayız.
Evet, her birimizin gerek sosyal ve gerekse iş hayatındaki eko sistemimizde, yakın çevremizde her iki modelden insan bulunmaktadır. Gözlemleyebildiğimiz kadarıyla oksijen modelinde insanların çoğunluk olduğu şirketlerde, ailelerde, organizasyonlarda ve toplumlarda başarı bir sonuç iken, tersinde ise başarısızlık sonuç olmaktadır.
Her iki model insanın özelliklerini bilerek ilişkilerimizi daha iyi yönetebiliriz. Oksijen insanlarla birlikteliklerimizi artırarak, karbondioksit insanlarla ile ilişkilerimizi zorunlu seviyelerde tutarak, sınırlayarak başarılarımızı geliştirebiliriz.
Peki, siz hangi modeli yaşamak ve halimizle temsil etmek istersiniz? Biraz üzerinde düşünmeye ne dersiniz?
Tercih size/bize kalmış. Her birimize düşen hangisinden olmak istediğimiz konusunda tercihimizi, irademizi ortaya koymak ve bunun arkasında sıkıca durmaktadır. Gerek evrensel değerler gerekse Anadolu’muzun ilim, irfan ve hikmet bezeli medeniyeti bizi oksijen insan olmaya yöneltmektedir.
Her ne iş yapıyorsak yapalım, “oksijen insan, oksijen ortak, oksijen yönetici, oksijen çalışan, oksijen işveren” olarak hayat yolculuğumuza devam etmeyi tercih ederek gerek kendimize gerekse iletişimde bulunduğumuz çevremize oksijen olabiliriz.
Bir kişinin etki alanın 8000 kişi olduğunu düşünerek bu yaklaşımımızı, bakış açımızı tüm etki alanımıza yayma çabasına girebiliriz değil mi? Böylelikle hem mutlu olmak hem de mutlu etmek mümkün olabilecektir.
Oksijeniniz/miz daim ve oksijen dostlarınız bolca olsun, hep artsın. Su gibi aziz olunuz.