Uzun süredir bir araya gelemediğimiz bir dostumu birkaç hafta önce ziyaret etme fırsatı buldum. Sıcacık kalbini ve evini her zaman olduğu gibi yine bana açtı. Ailesi ile birlikte yediğimiz ve öğrencilik anılarımızı yâd ettiğimiz eğlenceli bir akşam yemeği sonrasında odun ateşinin etrafında çay keyfi yaparken konu Muhalif Yazarlar gazetemize geldi. Dostum iyi bir siyaset bilimi profesörü olduğu için “dervişin fikri neyse zikri odur” hesabından muhalifliğimi sorgulamaya başladı.
Kime ya da kimlere karşı ve neden muhalif olduğumu sordu? Muhalif olmanın son dönemde moda olduğunu, özellikle iktidar karşıtlığının prim yaptığını belirterek muhalifliğimin bu yönde bir davranış olup olmadığını anlamaya çalıştı. Kendisine muhalifliğimin iktidar karşıtlığı ile ilgili olmadığını anlatmaya çalıştım. Muhalifliğimin iyiliğe ve iyilere karşı olan ve kimden geldiğine bakmadan tüm yanlışlıklara ve kötülüklere karşı olduğunu açıkladım.
Örneğin kayırmacılığı kim yaparsa yapsın bu davranışa muhalif olduğumu söyledim. Bu eylemin devleti yöneten iktidar partileri ya da yerel yönetimlerin çoğunluğunu elinde bulunduran muhalefet partileri tarafından yapılıyor olmasının benim için bir fark oluşturmadığını anlattım. Benzer şekilde insan hakları konusunda bu hakları ihlal edenin kim olduğuna bakmaksızın onlara karşı olduğumu ifade ettim. Bu konuda dindar veya laik ayırımı yapmaksızın dünden bugüne yönetim gücünü elinde bulunduranların kendisi gibi düşünmeyenlerin haklarını korumadıkları sürece karşılarında olduğumu belirttim.
Kısaca; kategorik olarak bir ideolojiye, siyasi oluşuma, gruba ya da kişiye muhalif olmadığımı söyledim. Sadece bunların bilerek ve isteyerek menfaat elde etmek için ortaya koydukları davranışları sonucunda maruz kalınan haksızlığa, adaletsizliğe, zulme ve kötülüğe muhalif olduğumu aktardım. En çok da söylediği ile yaptığı bir olmayan insanlara muhalif olduğumu anlattım.
Beni dikkatlice dinledikten sonra muhaliflerin karşı karşıya kalabileceği zorlukları anlattı. Muhaliflerin hayata dair kaybedebileceklerinden örnekler verdi. Hatta haklarını savundukları kişilerin ya da arkadaşlarının zaman içerisinde menfaatleri için haksızlıkla mücadele edenlerin karşısına geçebileceklerini aktardı. Hak edilmemiş makam, para, kadro, iş anlaşmaları ve benzeri çıkarlar için mazlum konumunda olanların tarih boyunca taraf değiştirebileceğini gösteren çok sayıda örnek verebileceğini söyledi. Fakat gecenin sonunda muhalif bir tavırla yaşamanın beni mutlu ettiğini düşünüyorsam yaşamıma böyle devam etmemi önerdi.
Sabaha kadar uyur, uyanık bir vaziyette dostumun söyledikleri hakkında düşündüm. Eğer herhangi bir muktedirden bir beklentiniz varsa dostum haklıydı. Kaybedeceğiniz çok şeyiniz olabilirdi. Lakin hiç kimseden hak etmediğiniz bir menfaat beklentiniz yoksa endişe edecek bir durumda yoktu. Doğruları, doğru üslupla dillendirebilir, gücünüz yetiyorsa düzeltebilirdiniz.
Bununla birlikte dostumun değinmediği muhalif olmanın başka zorlukları olduğunun da farkındayım. Bu zorluklardan belki de en önemlisi bir muhalifin değiştirmeye gücünün yetmediği olaylarda vicdanının yorgunluğunu göğüslemek zorunda olmasıdır. Mesela İsrail masum insanları katlederken elinden geleni yapan muhalifin katliamın önüne geçemediği için yaşadığı mahcubiyette olduğu üzere. Veyahut kadın cinayetlerini önlemek için mücadele etmesine karşın kadınların hâlâ en yakınları tarafından öldürüldükleri haberlerini izlemek zorunda kalması gibi!
Bu noktada aklıma mücadeleden vazgeçmek yerine her kötülüğü ortadan kaldıramayacağımız gerçeğini hatırlamamız gerektiği geldi. Bir muhalife düşen, kötülüğü düzeltebiliyorsa düzeltmek, düzeltemiyorsa kötünün kötü olduğunu söylemek, bunu da yapamıyorsa kalbiyle kötülüğü kınamak olmalıdır. Yani önceliğini kötülüğe karşı mücadele etmek olarak tanımlamalıdır. Başarılı olmak ya da olmamak üzerine odaklanmadan yoluna devam etmelidir. Dolayısıyla muhaliflik yolda karşılaştığımız zorluklar nedeniyle vazgeçebileceğimiz bir olay değildir.
Bu arada tüm bunları konuştuğumuz ve sonrasında muhaliflik üzerine tekrar düşünmemi sağlayan dostum da hayatı boyunca hep kötülüğün karşısında durarak iyi bir muhalif olduğunu bizlere göstermiştir.