Her deyim ve atasözünün arkasında elbette bir yaşanmışlık var. Bu hikâyelerin çok azını yazılı kaynaklarda bulabiliriz. Bazılarının ise örneklerini hem günümüzde tecrübe eder hem de tecrübe eden kişilerden yani sosyal sermayemizin en kıymetlileri olan hayattan çok yaş almış büyüklerimizden dinleyince ayrı bir heyecan yaşarız. Galiba ben de bugün o bahtiyarlığa ulaşanlardan biriyim diye düşünürken babam konuşmaya başlamıştı çoktan.
-Galiba sene 1930’lu yıllardı oğlum. Öyle hatırlıyorum. Deden bana öyle anlatmıştı. Hafızam beni yanıltmıyorsa ve hâlâ o günler aklımda doğru kalmışsa tam kırklı yıllar değildi 30’lu yıllarla 40’lı yılların arasında bir seneydi.
Dedenler o zaman köyde oturuyorlardı. Kalabalık bir köydü hatta ilçenin belki de en kalabalık köyüydü orası.
Köylü fakirdi şehirli ise daha fakirdi. Hatta köylülerin şehirlilerden daha zengin olduğu söylenirdi. Ben de öyle hatırlıyorum oğlum. Belli bir döneme kadar gerçekten köylünün sofrası şehirlinin sofrasından daha zengindi. Zengin dediğim yani köylü sofrasında daha rahat ekmek bulabiliyordu. Yanında bir katık da varsa zaten o köyün ağasıydı.
Babamlar yani deden Hacı Hamzagiller birkaç kardeştiler. Özellikle de Berho deden ve kardeşleri ta Osmanlı’nın son döneminden bugüne kadar bize gelen en az 4 nesillik güzel bir miras bırakan bir aile idiler. Bu mirasın özet cümlesi şuydu oğlum: Dinine hıyanet etmeyeceksin, vatanına seveceksin, devletine sadık olacaksın, sancağını en yüksek yerde muhafaza edeceksin. Üreteceksin devlet ürettiğinden dolayı sana minnet edecek ve sen de devlete muhtaç olmadığın için izzet ve şerefinle yaşamış olacaksın.
Benim dedem ve senin dedenler; biz ve siz hep bu değerlerle yaşadık oğlum. Ne devlete çok yaklaştık ne de devletten uzaklaştık. Hep mesafemizi korumayı başardık. Umarım ve vasiyet ederim bundan sonraki nesillerimiz de bu değerleri kendine esas yapar.
-İnşallah babacığım inşallah.
-Neyse oğlum. Neyi anlatıyordum! Hatırladım. Yaşlılık oğlum! Baban da yaşlandı.
-Maşallah iyisin babacığım iyisin elhamdülillah. 87 yaşına rağmen hiç bozulmamış ve kirlenmemiş bir hafızan var babacığım. Baksana her şeyi en ince detayına kadar hatırlıyorsun.
-Allah bu hafızamı da sıhhatimi de kaybetmeden 3 gün yatak 4. günü toprak bana nasip etsin oğlum.
-Amin amin babam. Bu duanız hepimiz için geçerli. Hele sen o kuru kuruya selam olmaz deyiminin arkasındaki hikâyeyi unutturmadan bir anlat bize.
-Amcam Berho bir gün deden Hacı Hamza’yı şehre ihtiyaçlar için gönderirken belediye reisine de selamını söylemesini ister. Tabi o zamanki dönemi biliyorsun.
Babam şehre gelir işlerini hallettikten sonra reise uğrar. Köyün muhtarı ağabeyim Berho’nun size selamı var Reis Bey der. Belediye reisi şöyle tepeden bir babama baktıktan sonra Hamza Efendi git Berho Ağa’ya söyle öyle kuru kuruya selam olmaz der ve soğuk bir şekilde babama pek iltifat etmez. Babam köye geldikten sonra amcam Berho, babama Hamze, Reise selamımı söyledin mi? Nasıldı? Sağlığı, sıhhati iyi miydi? Bir emri var mıydı diye sorunca babam da Vallahi Berho, Reis Beg yüzüme bakmadan dedi ki Muhtara söyle öyle kuru kuruya selam olmaz deyince amcam tamam der ve mesajı alır.
Aynı akşamın sabahı amcam bütün kardeşlerinin evlerine haber yollayarak evdeki yoğurtların kaymaklarını bir kapta toplamalarını söyler. Büyükçe bir tencereyi dolduran o yoğurt kaymaklarını bir bohçanın içine koyar. Bir de iyi etli bir kuzuyu hazırlar ve deden Hacı Hamza’ya der ki git reis Beg’e de ki Muhtar Berho abim bu kaymakla ailesiyle kahvaltı yapsın, bu kuzuyu da çocukları bahçede oynasın diye gönderdi der.
Babam sabahleyin erkenden köyden yola çıkar. Daha gün tam aydınlanmadan elindeki kaymak sepeti ve kuzu ile reisin kapısına varır. Sabah erkenden Reisin kapısını çalar ve kapıyı açan Reis Beg sert bir eda ile neden geldiğini sorar. Babam hemen elindeki kaymak sepetini uzatarak Reis Beg muhtar sana selam söyledi dedi ki bu kaymakla reis Beg ailesiyle kahvaltı yapsın. Bu kuzuyla da çocuklar oynasın.
O sert ve huysuz bakışlı reis beyin yüzü hemen değişir ve işte şimdi oldu, selam yerini buldu demiş.
Babam hatır isteyip ayrılırken reis beyin evinden Reis Bey babama Hamza Hamza nereye gidiyorsun. Babam Efendim köye dönmem lazım derken Reis Bey vallahi birlikte kahvaltı yapmadan, kahvaltı masasına oturmadan seni bırakmam demiş.
Deden Hamza kahvaltı yaptıktan sonra Reis Beyin selamı ile köye dönmüş ve olanları amcam Berho’ya anlatmış.
Amcam karın kardaştan yakındır gardaş derken galiba oğlum kuru kuruya selam olmazın da arkasındaki hikâye böylece anlaşılmış olur.
-Bilmiyorum ki babacığım o zamanlar mı bu zamanlar mı daha yaşanılır.
-Oğlum her zamanın bir hükmü var derler. Sen en iyisi o zamanları unutma ama kendi zamanını da boşa çıkarma.
-İnşallah aziz babacığım inşallah.