Email
Twitter
WhatsApp
İnstagram

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

İLETİŞİM

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF!

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

Kelam-ı Kibarlar

Kelam-ı Kibarlar

Anadolu insanı hayatını, gündelik yaşamını, iletişimini pek çok kelam-ı kibar ile güzelleştirmenin zenginliğine ulaşmış.

Suyu bütün canlıların temel ihtiyacı olarak bilmek, ortak bir nimet olarak görmek ne kadar güzelse, paylaşmak da o kadar güzel addedilmekteydi. Bir insana, bir hayvana ve veya bir ağaca su ikram etmek, onun su ihtiyacını karşılamak, su taşımak, bir mahalleye, bir köye su getirmek büyük sevaplardan biri kabul edilir, büyük sevinç kaynağı olurdu. 

Su yoksa hiçbir şey yoktu. Onu çıkarttığımızda alemde nefes alan hiçbir canlı yaşamını sürdüremiyordu. İslam inancına göre bir mucize varlık su cennetten geliyordu. Su mucize yapısıyla içeceklerin efendisiydi, aziziydi.

Bu yönlerine bakıldığında su çok kıymetlimiz, değerlimiz. Su azizdir. Aziz, çok da olsa kıymetini yitirmeyen, çok ihtiyaç duyulan demektir.

Anadolu’nun güzel insanları, şanlı ecdadımız, kendisine su ikram edene, yapılan bir iyiliğe teşekkür, hayır ve dua mahiyetinde “getirdiğin nimet gibi, su gibi değerli ol, mutlu ol, su gibi mütevazı ol, haddini bil, temiz ol, temizle” dua ve dilekleri anlamında “su gibi aziz ol evladım” , “su gibi ömrün uzun olsun” erlerdi.  Ecdadımız böylelikle sen de onun gibi değerli ve özel ol demek istiyordu. Onun için bu sözün değeri ve manası çok özeldir.

Bu güzel temenninin, duanın karşılığında ikram yapan da “şifalar olsun efendim” diyerek mukabelede bulunulurdu. 

Evet, tüm bunlar bizim kültürümüzle, medeniyetimizle ileriye gitme imkânımız varken ne kadar seviye kaybettiğimizi göstermektedir.

Anadolu insanı, hayatı, gündelik yaşamı nezaketle, zarafetle, güzel kelâmlarla bezemişler. Demek ki ecdadımız kelimelerin gücünü, iletişimde sözlerin etkisini, insan psikolojisini çok iyi biliyorlardı ve bunu her hallerine uygulamışlardı.

Bugünkü iyi dileklerimizi belirtme, teşekkür etme konusunda kullandığımız usul ve üsluba, kelimelere, cümlelere bakalım, bir de geçmişte ecdadımızın üslubuna bakalım. Seneler ötesinden gelerek Anadolu’nun taşına, toprağına, suyuna nakış olunmuş hikmet incileri, gönülden gönüle, gönülden dillere sirayet ederek devam etmiştir.

Hz. Mevlana “Su gibi ol. Sen bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez… Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol, su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil! Sen bir su ol. Ama rahmet ol, âfet değil. Su isen, tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme, sana “felaket” denmesin.

Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de “kıyametler” koparıcı olabileceğini unutma. Unutma, senin işin rahmet olmak, âfet değil. Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayılabileceğin, küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene. Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe. Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen, korkulan ve kaçırılan olursun seller, afetler gibi.” 

Büyük dövüşçü, bilge insan Bruce Lee bir söyleşisinde şöyle demişti: “Zihnini boşalt. Su gibi formsuz, şekilsiz ol. Şimdi, suyu bir bardağa doldurursun, su bardak olur. Onu çay demliğiyle doldur, o zaman su, çay demliği olur. Bak, su akar, yayılır, damlar ya da parçalanır. Su gibi ol dostum.”

Ne yazık ki biz suyun azizliğini unuttuk, onu hor ve israfa layık görerek sorumsuzca tüketmeye başladık. Suya azizliğini, bu güzel itibarını ona yeniden vermek zorundayız.

Güncellenme Tarihi
  • 03 Eylül 2023, 23:51
Yazının Adı
Kelam-ı Kibarlar