Email
Twitter
WhatsApp
İnstagram

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

İLETİŞİM

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF!

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

Kasvâ

Kasvâ

İkbâle zevâl erse ne var, sende kemâl var

Mağrur-ı kemâl olma ki ardınca zevâl var

Dertli

Her varlığın bir zati değeri vardır ki bu kendinde olmayan ve ona kodlanan değerdir. Faili dışarıdadır. Varlık ontolojik olarak kendine kodlanan bu hususiyetlerden sorumlu değildir. Bir de ar(a)ızi değeri var ki o da yaptıklarından kıymet alan, sorumluluğu kendine ait olan hususiyetidir.

Cansız canlı, hayvan insan her varlık bu cevher ve araz arasında yaşam yolculuklarını yürütür. Yaşamlarının her evresinde de bu iki şey arasında ya mutlu ya da mutsuz olacak anlam arayışlarını eşeleyip dururlar. 

Mesela, onun tasarımı zamana ve mekâna uygun bir yaratılıştaydı. Bir tarafı yük taşırken diğer tarafı yaşamın zor şartlarının ve iklimin değişen koşullarının amansız rakibi olduğunu gösterirdi. 

Bir tarafı nimetlenmek ve gıdalanmak boyutunda insana hazineyken diğer tarafı başaranın mutlu bir sonuç verebilmesi için yük çekmesini herkese ima ederdi.

Bir tarafıyla “her tarafım eğri nerem doğru” derken diğer tarafıyla “bütün bu eğrilikler içinde iktidarın yegâne temsilcisi benim” der gibiydi.

Hele kâinatın efendisini sırtında taşırken ve ona şerefli bir binek olurken artık hiçbir rakip tanımaz, her yarışta birinci olmak için çatlarcasına koşuverirdi.

Artık her yerde o konuşuluyordu, her yarışta onun birinci olacağı önceden kabul ediliyor gibiydi. Çünkü o kadar kıymetli işler onun sırtında ifa edilmişti ki başka bir sonuç düşünülmüyordu. Sürekli kemalde hep kemalde kalacak bir iktidara malik gibiydi.

Çünkü;

Maide Suresi’nin Efendimiz onun sırtında iken indirildiği İslam tarihinin kayıtlarına geçmişti.

Medine’ye hicret gibi hem firak hem de vuslat hadiseleri yaşayan Efendimizi taşıyan bineğin o olduğunu İslam kaynakları kayıt altına almıştı.

İslam devlet ve medeniyetinin ilk ibadet yeri olan Mescid-i Nebevi’nin onun çöktüğü yere inşa edildiği en saf bilgiler arasında yer almıştı.

Hudeybiye Antlaşması gibi bidayeti hüsran nihayeti nusret olan bir antlaşmaya Efendimizin Kasvâ’nın sırtında gittiği hafızalara kazanmıştı.

Mekke seferine ve hasretlik özleminin bitirilmesine Efendimizin yine onun sırtında yola revan olduğu biliniyordu.

İslam’ın ve insanlığın anayasası olan Veda Hutbesi’ni Efendimizin onun sırtında bütün aleme ilan ettiği en salim bilgilerimiz arasındadır.

Evet, Kasvâ o kadar hızlı koşarmış ki efendimiz bütün işleri ona yaptırırmış. Bedir zaferinin müjdesini dahi bütün Medineli Müslümanlara onun sırtında giden sahabe vermiş.

Müslümanlar arasında bu kadar meşhur ve zevalsiz gibi görünen Kasvâ bütün deve yarışlarında da hep birinci gelirmiş.

Yıllar böylece onu meşhur eder o da yıllara şeref katıverir. Neredeyse ikbaline zevalin erişemeyeceği ve kemalinin hep zevalsiz devam edeceği zehabı etrafa hakim olmuş. Ne olmuşsa ondan sonra olmuş.

Bir gün her yarışta birinci gelen Kasvâ’yı bir bedevinin genç devesi geçmiş. Etrafı matem bürümüş. Böyle bir kemalin zevali düşünülmediğinden daha doğrusu Kasvâ’nın kemali efendimizin zatı ile ilişkilendirildiğinden onun cevherine böyle bir zevalin geleceği kabul görmemiş.

Sahabe efendilerimiz bu duruma çok üzülmüşler. Kâinatın Efendisi, insanlığın dâhisi ve en sadesi Hazreti Muhammed (s.a.v.) kıyamete kadar devam edecek olan cevher ve araz ilişkisini yine çok sade ve samimi bir şekilde izah eylemiş. Her yükselen ve zirveye ulaşanı aşağı almanın Allah’ın bir kanunu olduğunu söyleyerek İslam dininin insanlığın dini olduğunu bir kez daha aleme ilan etmiş.

Ve Kasvâ’nın son demlerini yalnızlık içinde tamamladığı, baki kabristanında yeni kemale ulaşmak için zevalin bütün çıplaklığı olan ölümle ulaştığı İslam kaynaklarının kayıtlarına geçer.

O, kemalden zevale düşerken ne yeni yüklerin altına koyulacak kadar kadirbilmez bir hürmetsizliğe ne de etinden ve sütünden faydalanılacak kadar bir çiğ iştahlılığa maruz bırakılmaz.

Zati değeri olan vücudunu mucidinin emrine bırakan Kasvâ, ona şeref veren arazında muhafaza ettiği işlerin muhasebesinin lezzetini yaşayarak yeni bir yaşama gözlerini açar.

Galiba Kasvâ’nın kaderi her insanın kendini ve haddini bilmesinin kaderidir.

 

Güncellenme Tarihi
  • 03 Eylül 2023, 00:09
Yazının Adı
Kasvâ