Dünyada tarihe geçmiş ve halihazırda isimlerini ülkeleri olarak yaşatan birkaç medeniyet var; Mısır, Roma, Pers, Hint, Çin...
Japonya, bugün hayran olduğumuz medeniyet seviyesine 2. Dünya Savaşı’ndan sonra küllerinden doğarak ulaşmış. Umarım binlerce yıl bu medeniyetini yaşatır. Saydığım medeniyetlerden ancak bir tanesi muassır medeniyet seviyesini koruyabiliyor; Çin...
Japonya da yüzlerce yıl Çin medeniyetinin gölgesinde kalmış. Klanlar, feodal beylikler sonrasında imparatorluk... 20.yy. başlarında güçlenince etrafındaki ülkelere yayılmış sonra bilinen son...
Pokemon, Doremon kartları ile hâlâ koca koca insanlar kulüplerde bir araya gelip oynuyor. Çizgi roman; ‘manga’ kültürlerine sonuna kadar sahip çıkıyorlar. Dantelli, fistolu süslü genç kızlar kadınlar, batının saraylı düşesleri prensesleri edasıyla Japonya sokaklarında efil efil geziyorlar. Ciltleri porselen gibi, bakımlı. Eskiden küçük aklımla komik bulurdum, şimdi biraz daha büyümüş aklımla hepsine saygı duyuyorum. Niye hâlâ pokemon kartlarıyla oynarlar? Demez miyim; oyun oynamayı bırakırsan büyürsün, büyürsen oynayamazsın...İşte Japonlar da içlerindeki çocuğu büyütmüyorlar, kendi çizgi kahramanlarına aşıklar, mangalarını okumaya bayılıyorlar. İçlerindeki duruluğu saflığı büyümeyerek sağlıyorlar kim bilir...
Ama Japonya'yı yönetenler büyümüş, dünya ekonomisine yön verebilmek için batıyla başa çıkabilmek için büyümek gerek, tüm iyiliklerden, saflıktan temizlikten arınmak lazım...
Kamikaze Pilotları gibi, yöneticiler halkları için kendilerini feda etmişler, büyümüşler...
Japon halkı hâlâ saflığını, temizliğini, çocukluğunu koruyor...