Email
Twitter
WhatsApp
İnstagram

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

İLETİŞİM

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF!

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

İyi Baba

İyi Baba

Dalgın bir halde yürürken birkaç ay önce kardeşim gibi gördüğüm bir hanım arkadaşımızın babasının vefat ettiğini hatırladım. Rahmetli, uzunca bir süredir hasta olduğu için doktoru ailesine ölümü kastederek her türlü duruma hazırlıklı olmalarını söylemişti. Sevdiğinin ölümüne nasıl hazır olunabilirse? Taziyeye gittiğimizde aile üyeleri büyük bir üzüntü içindeydiler. Aynı zamanda yaratana teslimiyetin huzuru da yüzlerine yansımıştı. Arkadaşımıza ve ailesine başsağlığı diledikten sonra rahmetli hakkında konuşmaya başlamıştık. Arkadaşımız ‘biliyorum sizler de iyi babalarsınız ama benim babam en iyi babaydı’ dedi. Sonradan öğrendiğime göre bize söylemeden önce aynısını eşine de söylemiş.

İlk duyduğumda biraz garip karşılasam da bu sözü bir kız evladın babasını kaybetmiş olmanın acısının dışa vurumu olarak algılamıştım. Neticede kızlar ile babaları arasında imrenerek izlediğim o muhteşem ilişkinin sonucu olarak ancak bu kadar güzel bir veda cümlesi söylenebilirdi diye düşünmüştüm. Benzer bir durumu kayınpederimin vefatında eşimde yakinen gözlemlemiştim.

Bunları irdelerken sadece kızların değil oğulların da babalarına karşı benzer duyguları ifade edebileceği aklıma geldi. Tıpkı tanınmış yazar ve psikiyatrist Kemal Sayar’ın babasının vefatı sonrasında kaleme aldığı “Nuri’nin Oğlu” başlıklı yazısında olduğu gibi. Kemal Sayar memleket ziyaretini içeren bu yazısında babasını “ben burada sadece Nuri’nin oğluyum. Başka bir şey değilim. Başka bir şey olmak istemiyorum.” diyerek ne de güzel yüceltmişti.  Yine halk müziği sanatçısı Fatih Kısaparmak “bu adam benim babam” adlı eserinde babasına olan sevgisini gururla ilan etmişti.

Fark ettim ki bu duygular baba kız ya da baba oğul ilişkisi ile açıklanamazdı. Konu ancak iyi baba algısı üzerinden açıklanabilirdi. Zihnim bu sefer ‘iyi baba kimdir?’, ‘iyi baba nasıl olunur’, ‘kime iyi baba denir’ ‘acaba ben iyi bir baba mıyım?’, ‘bir babanın iyi olup olmadığı ölümünden sonra mı anlaşılıyor’ gibi sorularla dolup taşmaya başladı. Dünyada türlü türlü insan olunca bir o kadar farklı baba olabilirdi. Bunlardan hangisi ya da hangileri iyi babaydı?

Sorular ile kendi kendimi daraltırken akademisyen ve yazar Atila Yüksel’in ‘Babamın Mevsimleri’ adlı romanını anımsadım. Tebessüm ettim. Daha önce okuduğum romanda hatırladığım kadarıyla Atila Yüksel de benzer soruların peşine düşmüştü. Demek ki üzerine roman yazılacak kadar önemli bir konuydu.

Lakin yine de işin içinden çıkamadım. İyi ve baba kavramlarını açıklamak zaten zorken bir de iyi baba kavramı nasıl açıklanabilirdi ki? Neticede cevap herkese göre farklılık arz edebilirdi. Kimdi iyi baba? Koruyup, kollayan, büyüten, geliştiren, seven, sayan, doyuran, besleyen, eğiten, öğreten, saran, sarmalayan ve benzeri davranışları gösterenler için mi iyi baba diyebilirdik?

Bir taraftan da iyi baba olmak için bu kadar vasfa sahip olmak gerekli mi diye söylenirken gözüm saatime takıldı. Saati görünce zamanı ve mekânı hatırladım. Bugün babalar günüydü. Bir okul binası önünde sessizce bir sağa bir sola yürüyordum. İçeride oğlum üniversite giriş sınavındaydı. Muhtemelen bir hayli de terliyordu. Sürenin dolmasına yarım saatten az bir zaman kalmıştı. Tüm düşüncelerimden hızlıca sıyrılarak son anları eşim ve başka bir veli ile sohbet ederek geçirdim.

Sonrasında öğrenciler sınavdan çıkmaya başladılar. Bir öğrenciye gözüm takıldı. Oldukça tedirgin şekilde binadan çıktı. Endişeli bakışlarla etrafı taradı. Aniden gözlerinin içi gülmeye başladı. Sanki gönlü huzur bulmuş gibi yüzünde gülücükler belirdi. Bir adam ile kucaklaştı. O anda ilham gelmişçesine tamam dedim. Evlat babasını gördüğünde gözlerinin içi gülüyorsa o baba iyi babadır!

Güncellenme Tarihi
  • 25 Haziran 2023, 12:37
Yazının Adı
İyi Baba