İnsan; biyo, psiko ve sosyal bir varlık olarak tanımlanır. İnsanın; nefis, akıl ve vicdani yönleriyle çok boyutlu olma özelliği vardır. İnsan; düşünen, hisseden ve davranan bir varlık olma özelliği ile de diğer canlılardan farklılaşmaktadır. İnsanın birçok özelliğinden biri olan vicdan yaklaşık olarak üç yaşından sonra gelişmeye başlar. Üç yaşından sonra gözlerine bakılarak ne istediği tahmin edilerek istek ve ihtiyaçları karşılanan çocuklarda vicdandan daha çok nefis gelişir. Üç yaşından sonra çocuğun beklentileri, istekler ve ihtiyaçlar bağlamında sınıflandırılmalı ve buna göre karşılanmalıdır. İstek ve ihtiyaç bireyin biyolojik ve psikolojik olarak uyarılma düzeyini ifade eder. Aralarındaki fark, uyarılmanın düzeyidir, istek boyutunda uyarılma ihtiyaç boyutuna göre daha düşüktür ve beklentinin karşılanmaması durumunda kişide önemli biyolojik ya da psikolojik bir boşluk oluşmaz. İhtiyaç düzeyinde bir beklenti kişiyi biyolojik ve psikolojik olarak daha fazla etkilemektedir. Bu bağlamda isteklerden vaz geçilebilir ve ihtiyaçlar ertelenebilir. İsteklerden vaz geçmeyi ihtiyaçları ertelemeyi öğrenmek vicdan denilen yapının oluşmasına katkı sağlar.
Çocuklarda vicdan dediğimiz bu psikolojik el freninin oluşabilmesi için öncelikle çocuğun bu ayrımı yani istek ve ihtiyaç ayrımının yapmayı öğrenmesi gerekir. Çocuğun bu ayrımı öğrenebilmesi için ona bakım verenlerin hem kendi içlerinde hem de kendi aralarında tutarlı olması gerekir. Çocuğun beklentileri, ebeveynlerden birine göre istek birine göre ihtiyaç olarak değerlendirilir ise tepkilerde farklılaşma kaçınılmaz olur. Böyle bir örüntü içinde olan çocuk istek ve ihtiyaçlarında bir ayrımı öğrenmek yerine istek ve ihtiyaçlarını karşılayan kaynaklarda ayrım yapmayı öğrenir ki böyle bir çıkarım ahlaki yargı yeteneğinin gelenek öncesi düzeyde karşılıklı çıkara dayalı ilişkiler evresine sıkışıp kalmasına neden olur. Bakım verenlerin tutarlı bir şekilde çocuğun istekleri ile ihtiyaçları arasındaki ayrımı gösterme çabaları onun kendisini kaynak görecek şekilde problem çözme potansiyelinin oluşmasına katkı sağlar.
Çocuğun vicdan dediğimiz yapıyı uyum ve işlevselliğine katkı sağlayacak tarzda geliştirebilmesi için başarması gereken diğer husus ise; yerinde ve zamanında isteklerinden vaz geçmeyi ve yerinde ve zamanında ihtiyaçlarını erteleyebilmeyi başarmasıdır. Bu beceriyi yani yerinde ve zamanında vaz geçme ve erteleme becerisini öğrenebilmesi için çocuğun ağlamasına, mızmızlanmasına, küsmesine, öfkelenmesine, bir yerlere vurmasına, sizi sevmiyorum demesine vb. sözel ve sözel olmayan tepkilerine karşı olabildiğince dengeli, düzenli ve tutarlı bir şekilde anlayışlı olunmalıdır. İstenilen şeye hemen ulaşmak ve ihtiyaç duyulan şeye hemen sahip olmak beklentisi zihinde hayale, beyinde dopamine beden de ise hoş fizyolojik tepkilere yol açar. Hayalde ulaşılan şeye gerçekte hemen sahip olma beklentisinin gerçekleşmemesi beyinde stres hormonu olan kortizol salınımına bedende ise kasların gerilmesine yol açar. Bu örüntüde olan çocuğa verilen tepkiler farklılaşmaz ise, zihin hayalde olandan daha çok olması gereken gerçeklikle bağ kurmaya başlar ve bu bağ beyinde dopamine, zihinde huzura bendede ise rahatlamaya yol açar.
İnsanı iyileştiren iki şeyden biri sevgi diğer ise gerçekliktir. Sevildiğinden emin olan çocuk gerçeklikle çok daha kolay bağ kurabilmektedir.
Üç yaşından başlayarak yerinde ve zamanında istekleri ile ihtiyaçları arasında ayrım yapabilmeyi, yerinde ve zamanında isteklerinden vaz geçmeyi ve yerinde ve zamanında ihtiyaçlarını erteleyebilmeyi öğrenen biri; okulöncesi dönemde benmerkezci düşünce yerine empatik düşünmeyi başararak sosyalleşmenin temellerini atabilir. İlkokul döneminde başarma ve yeterlik duygusunu iliklerine kadar hissederek çalışkanlık özelliğini kazanabilir. Ortaokul döneminde bireyselleşmeyi başarmanın verdiği özgüven duygusu ile sosyalleşerek hem kendini hem de başkalarını tanıma, anlama ve kabullenmeyi başararak aidiyet duygusunu inşa eder. Lise döneminde, olması istenilen kişi yerine olabileceği hatta olması gereken kişi olmayı sağlayacak olan kimlik duygusunu kazanır. Çalışma hayatında ülkesine hizmet etmenin en işlevsel yönü olan işini tükenmeden severek ve yapıcı iletişimler kurarak üretkenlik özelliği kazanır. Bağımlılıkların her biri için ortak zemin haz ertelemeyi başaramamadır denilebilir. Yerinde ve zamanında isteklerinden vaz geçmeyi ve yerinde ve zamanında ihtiyaçlarını erteleyebilmeyi öğrenen biri için herhangi bir bağımlılığın oluşması neredeyse imkânsızdır denilebilir. Çünkü iradenin olduğu yerde bağımlılık barınamaz. Yerinde ve zamanında isteklerinden vaz geçmeyi ve yerinde ve zamanında ihtiyaçlarını erteleyebilmeyi öğrenen biri için her tür bağımlığın kendisi stres kaynağıdır. Yerinde ve zamanında isteklerinden vaz geçmeyi ve yerinde ve zamanında ihtiyaçlarını erteleyebilmeyi öğrenen birinin evliliğinde korku azalır umut çoğalır. Sosyal ilişkilerinde güven verir çünkü ne zaman ne yapacağı ön görülebilir.
Bu insanların yani yerinde ve zamanında isteklerinden vaz geçmeyi ve yerinde ve zamanında ihtiyaçlarını erteleyebilmeyi öğrenenlerin diğer bir özelliği ise vicdanlarını hür olmasıdır. Vicdanın hür olması ancak adaletli olmak ile mümkündür. İsteklerin ihtiyaç, ihtiyaçların istek görüldüğü yerde adalet olabilir mi? Ancak erteleyebileceğim bir beklentiden vaz geçmemi, vaz geçebileceğin bir beklentinin gerçekleşmesi ısrarla istemen ve isteğinin gerçekleşmesi döngüsünde adalet nerede? Akşama kadar eşinin eve gelmesini bekleyen, anlaşılmak, fark edilmek, kabul edilmek ve aidiyet duygusunu hissetme beklentisi olan bir kadın, eve gelir gelmez kumandayı alıp televizyonun karşısına geçme beklentisi olan bir adam düşünün. Adam eşinin beklentilerine istek diyerek vaz geçmesini, kendi beklentilerine ihtiyaç diyerek karşılanmasını beklerse adalet nerede? Vicdanı hür olması için adaletli olmaya, adaletli olabilmek yerinde ve zamanında isteklerinden vaz geçmeyi ve yerinde ve zamanında ihtiyaçlarını erteleyebilmeyi öğrenmek gerekir. Çünkü adaletli olmak için aynı zamanda çok güçlü bir iradeye de sahip olmak gerekir. İrade adaletli olmayı adaletli olmak vicdanı hür olayı sağlar.