Bartın Belediyesi Geleneksel Sanatlar Atölyesi tarafından Camaltı, Ebru, Kaligrafi, Naht ve Tesbih sanatlarına yönelik değerli sanatçıların el emeği-göz nuru eserlerinden oluşan “Geleneksel Sanatlar Atölyesi Sergisi”nde sergilenen eserlerden birini değerli sanatçımız Songül Kişioğlu hanımefendi İstanbul Su Müzemize hediye ettiler.
Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Ne güzel yaptılar. Sağ olsunlar, var olsunlar. Değerli sanatçımız bu eserde gönül mimarımız Hz. Mevlana’nın(ks) o kadar bir güzel sözünü işlemiş ki, sizlerle paylaşmasam olmazdı.
Eserdeki yazı şuydu “Her kap içindekini sızdırır.”
Gelin birlikte bu sözü anlamaya ve anlamlandırmaya çalışalım. Daha iyi versiyonumuzu inşa etme adına ilham alalım.
Hz. Mevlana’nın (ks) bu derin sözü bize önemli bir yol pusulası niteliği taşıyor.
Kişisel olarak kap sözcüğünden anlayacağımız pek çok anlamlar var. Kişiliğimiz bir kap, hayatımız bir kap, işverenliğimiz bir kap, üniversite hocalığımız bir kap, aile reisliğimiz bir kap, işletmemiz bir kap vs.
Ve kabımızın içerisine koyacağımız şeylerin pek çoğunda şahsi tercihlerimiz geçerli oluyor.
O kabın içeriği kabın kimyasını, kimliğini ve kişiliğini oluşturuyor.
İnsan olarak düşündüğümüzde, bu kapların her biri bir değerler sistemini içinde taşır ve aksiyonları, politikaları ve uygulamaları ile kendini gösterir.
O kabın içinde bal varsa bal, yağ varsa yağ, kir varsa kir sızacaktır.
İçinde yağ olan bir kaptan kir, kir olan bir kaptan da yağ veya bal sızmayacaktır.
Rahmetli Üstad Necip Fazıl ne güzel söylemiş: “Birinden nur akar, birinden kir..”
İçini sevgiyle, muhabbetle, şükürle, kanaatle doldurmuş bir insandan sadır olan hareketler her daim çevresine huzur verirken, nefretle, kinle, olumsuz duygularla doldurmuş bir insan ise yaptıklarıyla, kabından sızanlarla hep başkalarını rahatsız edecektir.
Anadolu geleneğinde dıştan ziyade içe, zarftan ziyade mazrufa, bedenden ziyade ruha değer vermenin çok daha önemli ve değerli olduğu vurgulanmaktadır. İnsan, yaşadığı yere kalbinin rengini verir derler. Önemli olanın, kalıcı olanın kalp, gönül ve ruh derinliği/güzelliği olduğuna, asıl yatırım alanının bunlar olması gerektiğine inananlardanım. Keşke hep birlikte unutmuş olduğumuz, gerilerde kalmış olan ruhumuzu, gönlümüzü, hanemizi güzelleştirebilsek, büyütebilsek! Zarfa önem verdiğimiz, kalıba, kaba özendiğimiz kadar içimize, gönlümüze, oradan sızacak duygularımıza ve sözlerimize özenebilsek.
İçi zengin, gönlü hoş insanların diyarında, gönlünde yaşamak ne güzel!
Hayat denen kabın içini doldurduklarımız bir gün gelecek, bir bir sızacak, dökülecek ve karnemizi alacağız. Kabı ne ile doldurduysak hep karşımıza çıkacak.
Kişisel anlamda böyle olduğu gibi kurumsal yapıda da benzer şeyler yaşanır.
Bir işletmeyi, bir markayı oluşturan, ona hayat veren değerler sistemidir. Onun vizyonu, misyonu ve politikalarıdır.
Bir şirkette değerler sistemi şirket kabının içine koyulanlardır. Eğer şirketin, markanın değerleri iyilik, güzellik, dürüstlük üzerine oluşturulmuş ve içselleştirilmiş ise o şirket mensuplarının hal ve hareketlerine yansıyan güven, adalet, hak ve dürüstlük olacaktır. O şirkete girdiğinizde huzur duyarsınız, güvenirsiniz. Bilirsiniz ki işletmenin kabında, mayasında yanlışlık, aldatma yok.
Aksinde ise şirket ve marka kabının içine kısa dönemde büyük para kazanmaya yönelik istekler konulmuşsa, hırs, erdem ve ahlaki değerler ilave edilmemişse oradan sızacak hal ve hareketler de erdemsiz ve ahlaksız olabilecektir. Kısa dönemde kazanıyor gözüküyor olsalar da alıcı olamayacak. Bu tür işletmelerin, markaların kaybolup gitmesi sıkça görülen vakalardandır.
Evet, her birimiz kabımızı iyiyle, güzelle, hoşluklarla doldurma becerisine sahibiz. Yeter ki uzun dönemli düşünelim, yeter ki projeksiyonumuzu baki ve sonsuz olana çevirelim. O zaman göreceğiz ki, bizden sızacaklar ile dünyamız sulh adacığına dönüşecek, mutlu ve huzurlu bir eko sistem olacak ve hem de sonsuzluk aleminde büyük sınavını kazanmış olmanın bahtiyarlığına erişmiş olacağız.
Haydi gelin kişisel ve kurumsal yaşamımızda bir taraftan bizi aşağıya çeken olumsuz hususları azaltırken yerine fazlasıyla daha olumlu ve erdemli şeyleri koyalım ve kabımızın kimyasını güzelleştirelim, ab-ı lezize dönüştürelim.