Email
Twitter
WhatsApp
İnstagram

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

İLETİŞİM

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF!

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

Gençler İçin Profesyonel Danışmanlık Hizmeti

Gençler İçin Profesyonel Danışmanlık Hizmeti

Çocuklarımızın kendi problemlerini çözmelerine, kararlarının sorumluluklarını üstlenmelerine izin vermeliyiz.

Lider olmakla birlikte gelen belirli bir kendine yeterlilik vardır. Kararları veren kişi siz olduğunuzda, bunların arkasında duran ve bu kararların yarattığı karmaşayı temizlemesi gereken kişi de siz olmalısınız. Ebeveynler devamlı olarak çocuklarının problemlerini onların yerine çözerse, çocuklar hiçbir zaman, kendi ayakları üzerinde durma yeteneğini geliştiremezler. Her zaman onları kurtarmak ve bıraktıkları karmaşayı temizlemek için baskın yapan birilerine sahip olan çocuklar, hayatlarının tamamını bunun olmasını bekleyerek geçirirler. Liderler eyleme geçer. İdareyi ele alırlar. Sorumlu ve hesap verebilir olurlar.

Gençler daha çok rasyonel, büyükler ise duygusal düşünmekte…

Gençlerimizin daha çok rasyonel düşünmekte ve sonuç odaklı yaklaşımlarda bulunmakta, büyükler ise yılların alışkanlıkları ve diyalogları ile daha fazla duygusal davranabilmektedirler. Bazen de kitabi bilgilerin, kuralların piyasadaki sonuçları, yansımaları öğretildiği gibi olmamaktadır. Burada büyüklerin tecrübeleri devreye girmekte ve doğru sonuca ulaşmakta iyi bir tercih olmaktadır.

Evet, yönetimin gençlere devrinde, büyüklerin sahip olduğu tecrübenin, iletişim ve ilişki ağının, iş yapma biçimlerinin, gençlerin heyecanının, duygusallığın, rasyonelliğin hoş bir dengesini yakalamak önem kazanmaktadır.

Dolayısıyla süreç sabır, sükûnet, hoşgörü, saygı ve sevgi çerçevesinde yol almalıdır.

Taraflar, yanlışları gördüğü tarafı hemen silip atmamalı, onların istekliliğini, yaptıkları güzel işleri hafızasına getirmeli, hoşgörüyle öğrenme süreci olarak yarım gözle görerek olayı kabullenmelidir. Güzel yapılan şeylerde ise gözlerini tam açmalı, görmeli ve takdir etmelidir. Aslında yürümeyi de böyle öğrenmedik mi, düştük-kalktık, düştük-kalktık ve yürümeye başladık. Yeter ki, düştüğümüz yerden kalkabilmesini bilelim.

Gençler, geleceğimizin gücü, ümit çiçeklerimiz, bağımızın, bahçemizin en değerli gülleri.

Büyükler olarak pek çok zorluklar yaşayıp, dişimizle, tırnağımızla bir noktaya taşıdığımız müesseselerimizin, sancağımızın daha iyi noktalara taşınmasını istiyoruz.

Sizlere haram yedirmemeye çalıştık, hatalar yaptık, belki düşe kalka bugünlere ulaştık. Zaman zaman sizleri ihmal ettik, beyinlerinizin, ruhlarınızın ihtiyaçlarını belki de zamanında gideremedik. İçinizdeki potansiyelin tam olarak dinamik güç haline gelmesi için yeterli eğitimlerinizi belki aldıramadık. Ama bir şey vardı ki, samimiydik, haram yedirmemeye, içirmemeye, anneleriniz size abdestsiz süt vermeye gayret etti. Ne yapalım ki bizlere bu kadarını Mevlamız (cc) lütfetti. Evet bundan sonrası size ait. Sizler tahsillerini tamamlayarak işlerinizin başına döndünüz. Sizler çok daha büyüklerini yapabilecek kapasitedesiniz…

Çocuk babasını geçerse çocukta, babası da başarılıdır. Geçemezse her ikisi de başarısızdır.

Japon Atasözünde geçtiği gibi “sanatçıyım diyebilmek için ustanı geçeceksin ve kendini geçecek bir öğrenci yetiştireceksin.”

Çırak ustasını geçmez ise sanat kaybolur. Bu müesseseler, organizasyonlar gelişsin, büyüsün.

Orhangazi oğlu Murat Hüdavendigar’a “ey bağlarımın tatlı meyvesi olan oğul….” diye sesleniyordu. Sevgiyle besleniyordu geçmişin gençleri, çocukları… Onlar da zamanı, zemini geldiğinde kendilerinden beklenileni yapıyorlardı.

  1. Murat 40 yaşlarında oğlu Fatih Sultan’a “Gidelim, Hakkı zikreyleyelim” diyerek gencecik Fatih’e tahtı teslim ediyordu. Daha sonra şartların gerektirmesi ile birlikte koca Fatih babasını göreve çağırabilmekte “Madem ben padişahsam, emrediyorum ordunun başına geçiniz” diyebilmekteydi. Akşemseddin, Molla Gürani gibi farklı karakterlerde hocalar tutarak oğlu Fatih Sultan Mehmed’in çok yönlü yetişmesini sağladı. Oğlunun yanında hocasından korkarak onlara ders veriyor. İlme ve alime verdiği önemi gösteriyordu.

Fatih Sultan Mehmet hanın annesi Huma Sultan, aylarca yatağına girmeyen, çağ açıp, çağ kapatan Fatih’e şöyle der “Anam, aylardır gözümü uyku girmiyor. Ya İstanbul beni alır, ya ben onu” diyordu. Hedefi, vizyonu olmak önemliydi, hayali olan her zaman önden gidiyordu.

Fatih’te İstanbul’u fethettikten sonra ilim yuvalarına pek çok masraf eder. Bunu görenler “padişahım, bunların çoğu okumuyor, ilim tahsil etmiyor, paralar israf oluyor” derler. Ama büyük insan, “bir alim yetişsin yeter” der ve her türlü kaynağını ilmin gelişmesine harcar.

Fatih çağ açıp kaparken 21 yaşındaydı. Demek ki gönülden istersek, ona inanırsak, güçlü bir niyet edersek ve onu hayatımızın tüm hücrelerinin amacı haline getirirsek, yeterince çalışırsak yapılamayacak pek bir şey yok. Evet günümüzde yeni Fatihlere, Fatih ruhlu gençlere ihtiyacımız çok.

 

Güncellenme Tarihi
  • 14 Mayıs 2023, 00:28
Yazının Adı
Gençler İçin Profesyonel Danışmanlık Hizmeti