Pek çok sıkıntıya ve zorluğa katlanarak kurulan, geliştirilen işletmelerimizin, aile şirketlerimizin devamlılığı büyük oranda arkadan gelen nesillerin, gençlerin, veliahtların geleceğin liderleri olarak iyi yetiştirilmeleri, işe oryante edilmelerine ve sahiplenmelerine bağlı. Bu süreç aslında bebeklikten başlayan belli bir olgunluğa kadar devam eden önemli ve uzunca bir süreç. İyi yönetebilirsek, gereken ilgi, zaman, emek yatırımını yaparsak evlatlarımızın, işletmelerimizin geleceğine daha fazla güvenebiliriz.
Günümüz büyüklerinin, liderlerinin en önemli görevlerinden biri de evlatlarımızı, ailede sevgi ve güven hissettirerek büyütmek, geleceğin liderlerini yetiştirmek olmalıdır.
Ebeveynler olarak, onların liderliğe giden yolu büyük ölçüde bizim ellerimizde. Bu büyük bir sorumluluk biz büyükler için. Çocuklarımızı liderler olacak şekilde biçimlendirilmesi konusunda çalışırsak yapabiliriz. Hayattaki bunun gibi birkaç şey, zamanınızı ve çabanızı harcamanıza değer değil mi? Evlatlarımız, dostlarımız olmazsa güzel şeylere sahip olmanın bir anlamı kalır mı sizce?
Çocuklarımızı birer lider haline getirmenin güzelliği, onları gelecekte olacakları kişiler haline getiren şey aslında kulaklarıyla değil gözleriyle öğrenen çocuklarımızın yanında her gün yaptığımız küçük şeylerdir.
Çocuklarımızı aşırı kontrolle bağımlı yapmamalıyız.
Çocuklarımıza, gençlerimize sorumluluk ve özgürlük alanı sağlamamız sağlıklı bir yöntemdir.
Mütevazi bir hayat yaşamak, istikrarlı, güvenli olmak ve söylediklerimizi gerçekleştirmemiz gerekir.
Güvenilir liderler şeffaf ve açık sözlüdürler.
Mükemmel değildirler ancak sözlerinin ardında durarak insanların saygısını kazanırlar.
Çocuklarımızın bu özelliği doğal olarak geliştirebilir ancak bu bizim sergileyerek onlara göstermemiz gereken bir şeydir.
Güvenilir olabilmek için, sadece söylediğimiz şeyler konusunda değil, yaptığımız ve kim olduğumuz ile ilgili her konuda dürüst olmak zorundayız.
Sözlerimizi gerçekleştirdiğimizde, kelimelerimiz ve eylemlerimiz, olduğumuzu iddia ettiğimiz kişi ile uyumlu olur.
Çocuklarımız bunu görecek ve aynısını yapmaya özeneceklerdir.
Hayatın sadece işten, paradan ibaret olmadığını, insan olduğumuzu göstermeliyiz.
Şu anda çocuklarımız ne kadar kızgın ve küstah olsalar da biz hâlâ onların kahramanı ve gelecekleri için örnek alacakları kişiyiz. Bu, onların bunu tekrarlamak isteyeceklerinden korktuğumuz için geçmişteki hatalarımızı gizlemek istememize neden olabilir. Ancak bunun tam tersi doğrudur. Herhangi bir kırılganlık gösterdiğimizde, çocuklarımız her başarısız olduklarında yoğun bir suçluluk duygusu geliştirirler çünkü böyle korkunç hataları sadece kendileri yaptıklarına inanırlar.
Liderler olarak gelişebilmeleri için çocukların hayranlık duydukları kişilerin de hatasız olmadıklarını bilmeleri gerekir. Başarıya giden yol başarısızlıklarla döşenmiştir. Hepimiz yürümeyi pek çok kez düşe kalka öğrenmedik mi?
Bir tarafta bir kısım gençler hayalsiz, hedefsiz, sorumsuz yetişmekte, heva ve heveslerinin peşinde koşarken, en değerli anlarını israf ederken, bir diğer tarafta da sorumluluğunun farkında olan erdemli bir gençlik hızla işleri üstlenmektedir.
Türkiye olarak en büyük sermayelerimizden birisi olan gençliğin geliştirilmesi, girişimcilik yönlerinin açığa çıkarılması desteklenmesi, farkındalık düzeylerinin arttırılması, insanlığın geleceği adına sorumluluk üstlenmeleri adına hepimize vazifeler düşmektedir. Bu alandaki güzel çalışmalarına tanık olduğumuz sivil toplum kuruluşlarına, şahıslara, alın ve akıl teri döken herkese teşekkür ederiz.
Bu erdemli genç girişimciler nefesleri azalmakta olan büyükler için, profesyonel kadrolar için taze kan olmakta, daha yakın ilişkiler kurarak, daha modern ve profesyonel yaklaşımlarla bayrağı alıp götürmektedirler. Birinci basamakta olan seviye üst basamaklara, sokakta olan bayrağı caddeye, oradan mahalleye, şehre, ülkeye derken uluslararası arenaya taşıyabilmektedirler. Pek çok sektörde başarılı örneklere rastlamaktayız. Başarı hikâyeleri yazan gençlerimizi, onlara el veren büyüklerini kutluyoruz.
Tabii ki bu süreç çok da kolay gerçekleşmemektedir. Gerek gençlerin gerekse büyüklerin, yakınların, ortakların yaklaşımları, hoşgörüleri, profesyonellerin desteği bu geçişi başarılı kılmaktadır. Bazen de incir kabuğunu doldurmayacak sebeplerden dolayı başarısız olmakta, gençler aileden kopmakta, yaşlılar ise yıllarca emek verdikleri, geleceğin gücü genci, taze kanı kaybetmektedirler.
Bazen de gençlerimizin elinde yılların emeği ekipler, firmalar dağılmakta ve firmayı sahip olduklarını dahi kaybedebilmektedir. Bu hal bazen maalesef ailelerin dağılmasına, çok değerli olan aile birlikteliğinin bozulmasına ve küskünlüklere kadar gitmektedir.
Geleceğin liderleri olan gençlerimizi birçok sorumluluk ve zorlu görev beklemektedir. Bunların üstesinden gelebilmek için liderlerin;
dinlemeyi bilen,
önceliklerini iyi belirleyen,
uzmanlaşmış,
bilgiye değer veren,
çevresindekilerin bilgisine, deneyimine ve emeğine saygı duyan,
kendini sürekli geliştirmeye, öğrenmeye açık azimli bireyler olmaları gerekmektedir.
Hiçbir zaman “her şeyi biliyorum” tavrında olmamakla beraber “her şeyi öğrenmek isterim” coşkusuyla konulara ve insanlara yaklaşan liderlere ihtiyacımız var.