Yunanistan'ın komünist adası. 1946larda, Yunanistan Cunta rejimi tüm komünistleri, ırak, coğrafyası zor adaya, İkaria'ya sürmüş; köklerine kıran girsin diye...Ama komünistler İkaria'nın havasıyla suyuyla çeliklenmiş, dünyanın en uzun yaşayan insanlarından olmuşlar burada. En uzun yaşanan yerlerden biri İkaria. Arabalar eski, yemek doğal, yaşam sade, eğlence doğal, panayırlarına rastlayamadık ama, komün panayırları pek ünlüymüş.
Araba kiraladık öyle gezdik İkaria'yı. İlk durağımız sakin bir koydu, arkamızda birkaç ev ve birkaç İkaryalı genç yaşlı vardı. Denizde yüzdükten sonra, kumlara yayılıp uyuduk. Kaç gündür teknede uyuyorduk, kumlar pek keyifli geldi. Uyanınca baktım kayaların üzerinde kaya korukları var, tam turşuluk. Toplamaya başladık korukları, yaşlı bir amca hayretle bize bakıyordu, birimiz yanına çıkıp sohbet etmeye başladı; adamcağız bize, Suriyeli misiniz diye sordu? O adalara kadar Suriyeli gidemez, televizyondan gördüğü kadarıyla, senaryoyu kurdu zahâr? Botlarıyla bütün gece kürek çektiler, yorgun argın karaya çıkıp uyudular, sonra da yemek için ot bulup yolup karınlarını doyuracaklar diye...
İstanbul'un eski adı; Konstantinapolisdeniz dedik, onu bile anlamadı bizim genç yaşlı amca.
Hemen yanımızdaki tavernaya gittik, kaya koruklarımızı kemirmek için.
Yediğim en lezzetli yemeklerdi. Sahibi, Antalya'dan geldiğimizi duyar duymaz bir türkü tutturdu. Mübadele ile Antalya'dan göç edenlerin türküsüymüş. Dağlarını o kadar severmiş ki, bir gün tekrar gelip, o dağları tekrar göreceğim diyor türküde... "Antalyanın dağları" iki kelimeyi Türkçe söylüyorlar türküde...
Oradan güzel anılarla gece kaplıcasına Termaya gittik. Denizin içinden kaplıca suyu kaynıyor, gece buz gibi suyun içinden sıcak sulara ulaşmak pek keyifliydi.
Sonra yine kumsalda bir uzeriye oturduk, ben yarpuz çayı içtim. Karanlıkta kumlarda bir adam kendi kendine radyosuyla konuşup şarkı söyleyip eğleniyordu. Bir süre uzaktan onu dinledik. Sonra yanımıza geldi; zihinsel engelli keyfi yerinde bir adam. Saygıyla bize selam verdi, yanı başımızda kah radyo dinleyip, onunla şarkı söyledi, kah radyosuyla konuştu. Yani, İkaria radyosunu seviyor diye sık sık radyosuyla konuşuyordu. Tavernanın sahibinden, Yanniye bir şeyler ısmarlamak için izin istedik. Tavernacı sordu Yanniye, o da gülerek, istediklerini söyledi biz de ısmarladık. Masanın biraz ilerisine, yanımıza oturdu, çipurosu ve radyosuyla keyfini çıkarttı o anların...çevredekiler bir anda Yanniyle ilgilenmeye, laf atıp konuşmaya başladılar. Bir anlamda bize karşı korudular, o bizim değerlimiz; ona göre davranın diye...
O geceye damgasını Yanni vurdu; İkaria radyosuna gönderdiği sevgisiyle...