Email
Twitter
WhatsApp
İnstagram

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

İLETİŞİM

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF!

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

Eğitim Sistemi

Eğitim Sistemi

Küçük oğlum liseden mezun olduğu gün bir veli olarak on iki yıllık zorunlu eğitim sistemi ile artık hem hal olmayacağım için sevinç yaşamıştım. Eğitim sistemi içerisinde anlamlandıramadığım kararlardan, davranışlardan ve üstesinden gelmek zorunda kaldığım zorluklardan bir ölçüde olsa kurtulduğumu düşünmüştüm. Lakin eğitim sistemi ile doğrudan ilişkimin kalmaması sorunlarımızı çözmüyor. Çünkü içinde olun ya da olmayın eğitim sistemi toplumun tüm fertlerini her daim etkilemeye devam ediyor.

Daha önce bu köşede eğitim sistemimize yönelik sitemlerimi yeri geldikçe paylaşmıştım. Örneğin çocuklarımızın gün içerisinde okulda geçirdiği zamanın çok olması ve bu zaman diliminin verimli kullanılamaması nedeniyle okulları yüksek korunaklı hapishanelere benzetmişim. Gençlerimize gereğinden fazla bilgi yükleyerek onları ezberci olmaya ittiğimizi söylemiştim. Bilgilerin ezberlenmesinin öğrenmeyi sağlamayacağını, sahip olunan bilgilerinin hayatın farklı alanlarına yansıtılmadığı sürece öğrenmenin gerçekleşmeyeceğini açıklamıştım. Evlatlarımıza yaşamlarını sürdürmeleri için yetkinlikler ve yetenekler kazandıramadığımızı anlatmıştım. Oluşturduğumuz sınav sistemleri yüzünden mutsuz ve gelecek kaygısı yaşayan sağlıksız nesiller yetiştirdiğimizi aktarmıştım.

Aslına bakarsanız eğitim, davranışlarımızın olumlu anlamda gelişmesi için vardır. Meseleyi bu açıdan değerlendirdiğimizde eğitim sistemini oluşturan ve hayata geçiren ideolojiler ve hükümetler değişse de maalesef değil yukarıda belirttiğim konular toplumsal yaşamımızı etkileyen hususlarda bile beklentilerimizi karşılayabilen değişimlerin hayatımıza yansımadığını görüyoruz.

Daha fazla ekonomik güce, altyapıya ve çok sayıda öğretmene sahip olmamıza rağmen eğitim sistemimiz toplumda isteğimiz olumlu gelişimi sağlayamıyor. Adli kayıtlara bakıldığında; öldürme, aile içi şiddet, kadın cinayetleri, yaralama, mafya örgütlenmeleri, madde bağımlılığı, trafik kazaları, rüşvet, yolsuzluk, kayırmacılık, çevre tahribatı ve benzeri birçok alanda kötüye gittiğimiz görülüyor.

Bu aşamada geleceğimizi kurtarmak istiyorsak eğitim meselesini toplumun birinci öncelikli gündemi haline getirerek çözüm üretmeliyiz. İlk yapmamız gerekende toplumun tüm kesimlerinin temsilcilerini ön koşulsuz ve ideolojik bakış açılarından arınmış olarak bir araya getirmektir. Ardından da toplumsal hayatımızı daha sağlıklı ve daha mutlu sürdürebilmemiz için üzerinde anlaştığımız bir sistem kurgulayarak yolumuza devam etmeliyiz.

Bu süreçte muhtemelen bizi zorlayacak en hassas konu kurgulayacağımız sistem içerisinde dinin nasıl yer alacağı ile ilgili tartışmalardır. Çünkü bu konu maalesef on yıllardır aşamadığımız bir sorun haline dönüştü. İki binli yılların öncesinde eğitim sistemi içerisinde dine mesafeli durulurken bu tarihten sonra din daha fazla eğitim sistemi içine dâhil edilmeye çalışıldı. Her iki durumda da ekonomik ve sosyo-kültürel tıkanmalarla baş başa kaldık. Demek ki her iki dönemde de yanlış yapılan bir şeyler vardı.

Din, toplumlar ve bireyler açısından vazgeçilemeyecek kadar önemli bir ihtiyaçtır. Alman filozof Karl Marx’ın “din halkların afyonudur” diyerek insanların yaşadıkları zorlukları ancak dinin varlığı sayesinde hafifletebildiklerini anlatmaya çalıştığını unutmamalıyız. Dolayısıyla insanların mutluluğu için dini eğitim sistemimizin içine alarak ahlaki bir zemin oluşturmalıyız. Diğer taraftan filozof ve akademisyen Teoman Duralı’nın “evrim teorisiyle İslam çelişmez, felsefe-bilim ile dinin hiçbir yanı çelişmez” görüşünü kavrayarak oluşturacağımız ahlaki zemini bilim ve felsefe ile güçlendirmeli ve sürdürülebilir hale getirmeliyiz.

Bu uzlaşı ile birlikte zorlama ve dayatma olmaksızın kim hangi alanda daha fazla eğitim almak istiyorsa kaynakları adil şekilde paylaştırarak bunu mümkün kılmalıyız. Üzerinde tartışma yaşanabilecek diğer konuları da teker teker anlaşarak çözmeliyiz. Böylelikle eğitim sistemimiz; kendini bilen, birbirini anlayan ve birbirlerine hoşgörüyle bakabilen ve geleceğin ihtiyaç duyduğu yetkinlikleri ve yeterliliklerini sağlayan bireyler yetiştirebilen ideolojiler üstü bir yapıya dönüştürülmelidir. Yoksa toplumsal mutluluk ve huzur hayal, çöküş kaçınılmazdır.

Güncellenme Tarihi
  • 07 Temmuz 2024, 05:26
Yazının Adı
Eğitim Sistemi