Yaz tatili başladı. Tatil, rutinleşmiş iş ve sosyal yaşama bir ara vermektir. Ezberlenmiş bu yaşam tarzımıza ilişkin ezber bozmak bizi bir sonraki iş ve sosyal yaşam için bir anlamda şarj ve motive ediyor. Tatil deyince çağrıştırdığı şey, belirli bir süreliğine başka yerlere gitmek, gezmek ve eğlenmektir. Aslında tatil, etkin dinlenme dönemidir. Tatile gidip dönen insanlarla konuştuğunuzda geçen süreyi ne kadar yoğun ve dolu dolu yaşadıklarını anlatırlar fakat sonunda şunu söylerler “Yorulduk ama değdi.” Tatil, başka yerlere gitmediğimiz zaman bulunduğumuz yerde zamanı dolu dolu yaşayabileceğimiz bir formatta değerlendirilmediğinde tatil bizi dinlendirmek yerine yoran bir zaman dilimi haline gelmektedir. Günümüz ekonomik şartları göz önüne alındığında herkesin tatilde yeni bir yerlere gitmesi daha önce görmediği yerleri görmesi ve böylece tatilini değerlendirmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bunun için biz o cennetlere gidemiyorsak bulunduğumuz yeri cennete çevirmeye bakalım.
Tatil bir anlamda bir yıl boyunca birikmiş zehrin dışarı atılmasıdır. Bunun için de ihtiyaç duyduğumuz bizi anlayan, bizi bilen, bizi seven ve böylece bizi bize sevdiren insanlarla birlikte olmaktır. Çünkü insanın zehrini insan alır ve bunu ancak yukarıda bahsettiğim özelliklere sahip insan(lar) yapabilir.
Tatilde en çok sıkıntıyı çeken çocuklardır aslında. Onlar gönüllerince bir şeyler yapmak isterler çünkü enerjilerinin boşalması gerekir. Eğer tatile de gidilemiyorsa alışılagelmiş çevrede alışılagelmiş işleri yapmaktan daha sıkıcı bir şey yoktur. Çünkü aynı şeyleri aynı şekilde aynı yerde yapmak çok sıkıcıdır. Bu bağlamda çocukların tatildeki yaşantılarını zenginleştirerek enerjilerini boşaltmak ve aynı zamanda bu etkinliklerle de çocuğa sosyal yaşam için gerekli becerileri ve tutumu kazandırmak yetişkinlerin elindedir.
Çocukların yapacağı etkinlikler yerel yönetimler tarafından desteklenmeli ve hatta organize edilmelidir. Çünkü genetik yeteneklerimiz ancak doğru gelişimsel deneyimlerin uygun zamanda uygun şekilde yaşanmasıyla ortaya çıkar. Bu bağlamda bazı etkinlikler ve yetişkin yaşama olabilecek yansımaları aşağıda verilmiştir.
Çocuklarla Birlikte Kamp Yapın:
Kamp çadırınızı, uyku tulumlarınızı hazırlayın ve kamp yapmaya çıkın. Gidecek bir yer bulamazsanız bile evinizin bahçesinde bunu deneyin. Zeki çocukların en temel özelliği çok fazla uyarıcıya ihtiyaç duymadan gerekli ilişkilendirmeleri yapabilmeleridir.
Çadır ortamında dahi ev yaşamında gerekli olan davranışları ve sorumlulukları yerine getiren bir çocuk yetişkin yaşamda değişen şartlara ve ortamlara zorlanmadan uyum sağlayabilecektir. Kamp şartlarında beklenmeyen durumlarla başa çıkma becerisi yetişkin yaşamda krize müdahale edebilme becerisinin de temelini oluşturacaktır.
Bir Sebze ya da Meyve Yetiştirin ve Yiyin:
Bir canlının bakımını üstlenmek, onun yaşaması için gerekli olan işlerin yapılmasına ilişkin sorumluğu almak, sosyal yaşam için gerekli olan birçok tutumun da temelini atmaktır. Böyle bir etkinlik çocuğa; empati kurma, sorumluluk alma, planlı olma, haddini bilme, dürtü kontrolü ve paylaşma becerileri için mükemmel bir temel oluşturur.
Öncelikle çocuğa nasıl yapılacağını ve nasıl uçurulacağını öğretin. Bunun için süreci baştan sona önce siz yapın. Öncesinde, anında ve sonrasında ne yapması gerektiğini model olarak ona gösterin. Bu etkinlik çocuğun hem büyük hem de küçük kas gruplarını etkin bir şekilde kullanmasına katkı sağlayacaktır. Bu da çocuğun kontrol algısını güçlendirecektir. Kontrolün kendisinde olduğunu düşünen çocuklar sosyal yaşam için olmazsa olmaz “bağımsızlık” duygusunu kazanırlar.
Ateşböceği yakalamak, çocuğun sahip olduğu enerjiyi olumlu bir şekilde harcamanın bir yoludur. İzin verin ateşböceği yakalasınlar. Sonrasında tekrar doğaya bıraksınlar. Uğurböceğinin yerine kendilerini koysunlar, ateşböcekleri yakalanınca neler hissettiklerini soralım. Daha sonra serbest kalınca neler hissettiklerini soralım. Bu iki etkinlik sonrası hissedilen duyguların bizi nasıl etkileyeceğini tartışalım. Bu etkinlik çocuğa yaşam için el freni olan ve bitmemiş işlerini bitirmenin en işlevsel yollarından biri olan affetme esnekliği becerisi kazandırmaya katkı sağlayabilecektir.
Çocuklar gelişim sürecinin kritik evrelerinde kazanmaları gereken gelişimsel özellikler vardır. Bu gelişimsel özelliklerin kazanılması ancak doğru gelişimsel deneyimlerle olabilir. Yani çocuk yürümeyi öğrenmesi için belirli bir zaman diliminde elinden tutmak gerekir. Eğer bu gelişimsel deneyim olmaz ise çocuk hayata karşı uygun duruş koymayı öğrenemez. Bu bağlamda çocuk yerinde, zamanında ve dozunda ertelemeyi, vazgeçmeyi ve “savaşmayı” öğrenmek zorundadır. Yürüyüş esnasında çocuk bazen dinlenmeyi erteleyecek çünkü dinlenirse programın gerisinde kalacak ve bazen de bundan vazgeçecek çünkü vazgeçmezse zarar görecek ve bu şartlara dayanmayı öğrenecek. İşte çocuk bu etkinlik sayesinde yetişkin yaşamda ruh sağlığını koruyacak en temel iki anlayışın da temelini atmış olacaktır. Bunlardan birincisi sahip olduklarının farkında olarak “şükretmek” ikincisi de gelecekte belirlemiş olduğu hedefe ertelemeden ve vazgeçmeden ulaşmak için çalışmak ki bu da “sabretmektir”.
Çocuklar Kendi Aralarında Su Savaşı Yapsınlar:
Suyun hem sesinin hem de kendisinin insanı iyi hissettiren ve iyileştiren bir yönü vardır. Su savaşı etkinliği suyun bu iki özerkliği yanında çocukların sahip oldukları negatif enerjinin uygun bir şekilde dışavurumunu sağlayabilmesi açısından önemlidir. Uygun zaman diliminde çocuğun bu saldırganlıkla ilgili enerjisini bu şekilde dışa vurması onun ileride iş birliği, birlikte yaşama, paylaşma ve sorumluluk alma gibi olumlu özelliklerin kazanılmasına katkı sağlayabilecektir.
Aileler yerel yönetimlerle işbirliği yaparak “Limonata Yapmak Bizden Satmak Çocuklardan” adı altında uygun yerlerde limonata satmalarını sağlamaları, çocukların bir sorumluluk almak ve bunun sonuçlarına katlanmalarını sağlamak açısından güzel bir etkinliktir. Yalnız bu etkinlik asla çocukların kendi aralarında yapacakları bir yarışa dönüşmemesi gerekiyor. Bunu önlemenin en temel yolu limonata satma konusunda birbirilerine yardım etmeleri, birbirilerinin limonatalarını övmeleri ile mümkün olur. Bu etkinlik çocuğa yaşamı bir yarış içinde değil paylaşma ve işbirliği içinde yaşama anlayışı kazandırması açısından önemlidir.
Çocukların kazanmaları gereken düşünce formu soyut düşünmedir. Görsel izlenimlerin düşünce sürecini etkilemesini engellemenin en işlevsel yollarından biri de hayal kurmaktır. Çocuklara belirli konularda belirli zaman diliminde hayal kurmalarını ve bu hayallerini yazmaları uygun bir zamanda da bir araya gelerek paylaşmaları istenebilir. Bu durum çocuğa bir başlatma, sürdürme ve sonlandırma fırsatı ve bunun sorumluluğunu alabilme cesareti verebilecektir. Bu aynı zamanda çocuğa yetişkin yaşamda kendi sorumluluğunu alabilmek için müthiş bir hazır bulunuşluk sağlayacaktır. Kazandıkları paranın bir kısmını kendilerine, bir kısmını ailelerine ve bir kısmını da yardıma muhtaç çocuklara versinler. Bu etkinlik aynı zamanda çocuğun bireyselleşmesi ve sosyalleşmesi için uygun gelişimsel yaşantı oluşturabilir.
Televizyon, bilgisayar ve akıllı telefon çocukların günlük yaşamlarını herhangi bir fiziksel etkinlikte bulunmadan doldurabilmektedir. Gerçek dünyayı sanal bağlamda öğrenen çocuklar uyum sorunları yanında birçok gelişimsel sorunlar da yaşayabilmektedirler. Araba yıkamak bahçe sulamak çocuğun ezberlenmiş olan bu yaşam tarzına ilişkin zincirini kırmak için uygun bir etkinliktir.
Kuşların yemeleri için uygun yerlere kuşyemi koymak ve onların gelip o yemi yemelerini beklemek çocuğa büyük bir huzur ve mutluluk verir. Bu çocuğa bir şeye ulaşmak için elinden geleni öncelikle yapmayı sonra da umutla beklemeyi ve sabretmeyi öğretir.
Şimdi ve burada yarının insanını yetiştiriyoruz. Ya da öyle sanıyoruz. Aslında biz şimdi ve burada istediğimiz yarın için çocuklarımızı zorluyoruz. İstediğimiz dünyaya ulaşabilmenin yolu çocukları olmalarını istediğimiz kişilere dönüştürmek yerine olabilecekleri kişilere ulaştırmaktır. Her çocuğun olabileceği kişi olabilmesi için her bir gelişimsel dönemde kazanacağı özellikleri kazanmaya katkı sağlayacak yeteri kadar enerjisi vardır. Önemli olan bu enerjinin içinde bulunulan gelişimse dönemde kazanılacak olan gelişimsel özelliğin kazanılmasına katkı sağlayacak şekilde harcanmasıdır. Bunu başarmanın tek yolu çocuğu düzenlemek yerine kendimizi ve ortamı düzenlemektir. Kendimiz düzenlemek; çocuğa ilişkin beklentilerimizi hayalimizde oluşturduğumuz ideal çocuğu var etmek yerine gerçek olan çocuğa göre belirlemekle olabilir. Bu da ancak çocuğu doğduğu günden başlayarak gelişimsel olarak tanıma ile mümkün olabilir.
Yüzlerce ebeveynle karşılaştım ve onların ortak söylemi “bizim çocuk aslında çok zeki fakat ders çalışmıyor”. Çok az ebeveynle karşılaştım ki onların söylemi” ben çocuğumu tanıyorum ancak bu kadarını yapabilir”. Çocuk ailesinden telefon ister. Aile de çocuğa “sınıfında ilk beşe girebilirsen sana telefon alacağız demişler ve anlaşmışlar. Çocuk hiç olmadığı kadar çalışmış. Öğrenme amacı dışında herhangi bir amaç için çalışan öğrencide öğrenme gerçekleşmez. Bu arz öğrenme hedefi olanlar performans eğilimli öğrenme tarzına sahip olarak adlandırılır. Öğrencimiz için de durum budur. Öğrenci sınavlara girer ve altıncı sırada kalır ve telefon alınmaz. Şimdi gelin birlikte bu eğitsel deneyimin sosyal ve psikolojik sonuçlarını tartışalım.
Bırakalım çocuklar olabilecekleri yerde olabildiğince kendileri olarak olsunlar. İşte o zaman onun ve bizim ihtiyaç duyduğumuz, özlemle beklediğimiz kişiye dönüşür “iyi insan”….