Bay
ram Ola Bilindik bir şiirin, bilindik bir şarkının, bilindik sözleridir.
“Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe”
Bu sözlerin hayatın hangi anına ne şekilde tekabül ettiği herkes için değişkendir elbette. Bu şarkı zaman zaman bayramlarda ziyadesiyle anlam kazanır bende.
……………
“Oruçlunun iki sevinç anı vardır: Birincisi iftar ettiği zaman, ikincisi de Rabbine kavuşup da orucunun mükâfatını aldığı zaman” (Buhari, Savm, 9; Müslim, Sıyam, 163) olarak belirtilir Hadis-i Şerifte. Bu külli kaideye istinaden bir hurmadan mükellef bir sofraya kadar iftara ulaşan her nefsin, ne yediğinin ötesinde, tat alma gibi maddi letaifinden daha ziyade; kalp, manevi latifeler, deruni hissiyat, mana, mahiyet ve öz itibariyle bir başka sevinç hali olduğu anlaşılmaktadır. Bu hal, hayat güzeranında muhtelif dert ve tasalara maruz insanın bütün hayat gailesi ve gamları içerisinde dünyada tattığı ama dünyevilik içermeyen bir anlık bir enfüsi sevinç halidir.
Oruçlunun yaşadığı bu sevinç, Bayrama vasıl olunması ile taçlanmaktadır. Bayram, oruç ile maruf bir ayın adeta külli bir iftarı gibidir. Gün yaşanan iftarların sonunda adeta ayın iftar hali gibidir. Bayrama erişebilmiş olmanın yanı sıra Ramazan ayındaki orucu tamamlayabilmiş olmanın, bir nasibe bütünüyle bir ay mazhar olmanın sevincidir. O nedenledir ki bu nasibe bir defa daha mazhar olabilmek için bir sonraki Ramazan ve bir sonraki Bayrama erişebilme niyazlarıyla uğurlanır.
…………….
Bayramlarda tezahür eden bu sevinç, “Bir yanımızın bahar bahçe” halidir. Bu bahar bahçe hallerimiz içerisinde, Alem-i İslamın yaprak döken halleri, bizlerin bir yanımızın da yaprak döker hali olmaktadır. Bir yanımız bayramla sevinç ve süruru yaşarken diğer yanımızda Alem-i İslamın acı ve trajedileri kesintisiz devam edegelmektedir. Hadiseler değişmekte coğrafyalar değişmekte, ama acı ve trajediler kesintisiz sürmektedir.
Bosna, Çeçenistan, Karabağ, Irak, Suriye gibi coğrafyalarda yaşananlar tüm Alem-i İslam’da nice bayramlarımızda mahzunluğumuz oldu. Birbirimize Bayramın mübarek olsun derken kalbimizin bir yanı hep yaprak döktü. Kudüs ve Doğu Türkistan ise hâlâ bu hissiyatımızın kesintisiz bir parçası. Şair K. Tazeoğlu’nun “Oysa ben iç kanamalı bir hastayım ve kendime gölgesiz bir akşamüstü arıyorum.” dediği gibi kanayan bir yanımız ve kanayan yaralarımız vardı, oldu.
Bu zaman içerisinde kanayan yanlarımızdan, kanayan yaralarımızdan iyileşen yanlarımız ve yaralarımız da oldu. Bayram içinde bayram yaşamamıza vesile olan. Dökülen yapraklarımızı meyveye durduran. Karabağ’ın azatlığı gibi, Ayasofya’nın açılması gibi. Zira bizim gençliğimizde mutlak surette, her bayram radyolardan kulağımıza çalınan, ya da dudaklarımızdan mırıltılar halinde dökülen bir ezgi bayramlarımıza eşlik ederdi.
“Onulmaz yaralar merhem beklerken
Ayasofya mahkûm feryat ederken
Kudüs boynu bükük masum bakarken
Bayramsa bayramınız mübarek olsun.”
Bayram ile ilgili yazılan nice yazılarda hemen her bayram yer aldı bu mısralar. Bu mısralardaki Ayasofya’nın artık mahzun olmayışı, Bir yaramızın onulmuş olması, Bayramsa Bayramınız Mübarek ola siteminden hali, “Bayramsa” koşulundan ari bir surette bir yanımızı “Bayram ola” yapabilmektedir.
………
Bütün bunlar ile birlikte bu sene ülkemizde yüzyılın afeti deprem felaketi yaşadık. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bu afette, yaşanan maddi ve manevi yıkımı tarif etmek de yaprak dökümü ifadesi de şüphesiz hafif kalır. Bu bayram elbette başka bir buruklukta ve mahzunlukta geçecek. Anadolu’da bazı şehirlerde eski bir gelenektir. Cenazesi olan evin ilk bayramı da Yaslı olur. “Yas Bayramı” olarak adlandırılan bu ilk bayramda taziyeler devam eder.
…….
Böyle bir ahvalde, bu günleri hakkıyla ifa edebilmek bayramı eda edebilmek, mübarek kılabilmek için merhum Cahit Zarifoğlu’na kulak vermek en doğrusu.
“Üstadım” dedim; Bayrama ne alayım ?
Dedi ; birkaç piri fâniden gönül, birkaç çocuktan gülücük, alabilirsen birkaç fakirden de, dua al.”
………..
Esra Elönü’nün şu mısraları eşliğinde bayramınızı tebrik ediyorum
“Büyüklerin Ellerinden
Küçüklerin Gözlerinden
Beyrut’un Toprağından
Bosna’nın bayrağından
Ebu Zer’in Yalnızlığından
Bilal’i Habeşi’nin ilk ezanından
Tarık Bin Ziyad’ın Kılıcından
Filistinli Cabir’in haykırışından
Gazze’nin Gözyaşından
Öpüyor…”
…………………
BAYRAM OLA…
Bilindik bir şiirin, bilindik bir şarkının, bilindik sözleridir.
“Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe”
Bu sözlerin hayatın hangi anına ne şekilde tekabül ettiği herkes için değişkendir elbette. Bu şarkı zaman zaman bayramlarda ziyadesiyle anlam kazanır bende.
……………
“Oruçlunun iki sevinç anı vardır: Birincisi iftar ettiği zaman, ikincisi de Rabbine kavuşup da orucunun mükâfatını aldığı zaman” (Buhari, Savm, 9; Müslim, Sıyam, 163) olarak belirtilir Hadis-i Şerifte. Bu külli kaideye istinaden bir hurmadan mükellef bir sofraya kadar iftara ulaşan her nefsin, ne yediğinin ötesinde, tat alma gibi maddi letaifinden daha ziyade; kalp, manevi latifeler, deruni hissiyat, mana, mahiyet ve öz itibariyle bir başka sevinç hali olduğu anlaşılmaktadır. Bu hal, hayat güzeranında muhtelif dert ve tasalara maruz insanın bütün hayat gailesi ve gamları içerisinde dünyada tattığı ama dünyevilik içermeyen bir anlık bir enfüsi sevinç halidir.
Oruçlunun yaşadığı bu sevinç, Bayrama vasıl olunması ile taçlanmaktadır. Bayram, oruç ile maruf bir ayın adeta külli bir iftarı gibidir. Gün yaşanan iftarların sonunda adeta ayın iftar hali gibidir. Bayrama erişebilmiş olmanın yanı sıra Ramazan ayındaki orucu tamamlayabilmiş olmanın, bir nasibe bütünüyle bir ay mazhar olmanın sevincidir. O nedenledir ki bu nasibe bir defa daha mazhar olabilmek için bir sonraki Ramazan ve bir sonraki Bayrama erişebilme niyazlarıyla uğurlanır.
…………….
Bayramlarda tezahür eden bu sevinç, “Bir yanımızın bahar bahçe” halidir. Bu bahar bahçe hallerimiz içerisinde, Alem-i İslamın yaprak döken halleri, bizlerin bir yanımızın da yaprak döker hali olmaktadır. Bir yanımız bayramla sevinç ve süruru yaşarken diğer yanımızda Alem-i İslamın acı ve trajedileri kesintisiz devam edegelmektedir. Hadiseler değişmekte coğrafyalar değişmekte, ama acı ve trajediler kesintisiz sürmektedir.
Bosna, Çeçenistan, Karabağ, Irak, Suriye gibi coğrafyalarda yaşananlar tüm Alem-i İslam’da nice bayramlarımızda mahzunluğumuz oldu. Birbirimize Bayramın mübarek olsun derken kalbimizin bir yanı hep yaprak döktü. Kudüs ve Doğu Türkistan ise hâlâ bu hissiyatımızın kesintisiz bir parçası. Şair K. Tazeoğlu’nun “Oysa ben iç kanamalı bir hastayım ve kendime gölgesiz bir akşamüstü arıyorum.” dediği gibi kanayan bir yanımız ve kanayan yaralarımız vardı, oldu.
Bu zaman içerisinde kanayan yanlarımızdan, kanayan yaralarımızdan iyileşen yanlarımız ve yaralarımız da oldu. Bayram içinde bayram yaşamamıza vesile olan. Dökülen yapraklarımızı meyveye durduran. Karabağ’ın azatlığı gibi, Ayasofya’nın açılması gibi. Zira bizim gençliğimizde mutlak surette, her bayram radyolardan kulağımıza çalınan, ya da dudaklarımızdan mırıltılar halinde dökülen bir ezgi bayramlarımıza eşlik ederdi.
“Onulmaz yaralar merhem beklerken
Ayasofya mahkûm feryat ederken
Kudüs boynu bükük masum bakarken
Bayramsa bayramınız mübarek olsun.”
Bayram ile ilgili yazılan nice yazılarda hemen her bayram yer aldı bu mısralar. Bu mısralardaki Ayasofya’nın artık mahzun olmayışı, Bir yaramızın onulmuş olması, Bayramsa Bayramınız Mübarek ola siteminden hali, “Bayramsa” koşulundan ari bir surette bir yanımızı “Bayram ola” yapabilmektedir.
………
Bütün bunlar ile birlikte bu sene ülkemizde yüzyılın afeti deprem felaketi yaşadık. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bu afette, yaşanan maddi ve manevi yıkımı tarif etmek de yaprak dökümü ifadesi de şüphesiz hafif kalır. Bu bayram elbette başka bir buruklukta ve mahzunlukta geçecek. Anadolu’da bazı şehirlerde eski bir gelenektir. Cenazesi olan evin ilk bayramı da Yaslı olur. “Yas Bayramı” olarak adlandırılan bu ilk bayramda taziyeler devam eder.
…….
Böyle bir ahvalde, bu günleri hakkıyla ifa edebilmek bayramı eda edebilmek, mübarek kılabilmek için merhum Cahit Zarifoğlu’na kulak vermek en doğrusu.
“Üstadım” dedim; Bayrama ne alayım ?
Dedi ; birkaç piri fâniden gönül, birkaç çocuktan gülücük, alabilirsen birkaç fakirden de, dua al.”
………..
Esra Elönü’nün şu mısraları eşliğinde bayramınızı tebrik ediyorum
“Büyüklerin Ellerinden
Küçüklerin Gözlerinden
Beyrut’un Toprağından
Bosna’nın bayrağından
Ebu Zer’in Yalnızlığından
Bilal’i Habeşi’nin ilk ezanından
Tarık Bin Ziyad’ın Kılıcından
Filistinli Cabir’in haykırışından
Gazze’nin Gözyaşından
Öpüyor…”
…………………