Yolumuz Konya’dan sonra Kırıkkale’ye düştü. Benim doğum yerim. Ata toprağım Akçakoca ama müteşebbis amcam Ali Sefa, Kırıkkale’ye gitmiş orada mandıra ürünleri satan bir dükkan ve çay bahçesi işletmiş. Babam da annemle evlenip bir süre Kırıkkale’de yaşamış. İki ağabeyimin üzerine bir de ben doğunca, babam İstanbul’a göç ettirmiş yani ben 10 aylıkken İstanbul’a taşınmışız. İlk kez Kırıkkale’ye gittim, pardon bu yıl bir de Kars’a giderken tren istasyonunda inip fotoğraf çektirmiştim, ikinci ziyaretim oldu bu. Sanki 40 yıl geriye gittim. Anılarda değil, yaşam olarak 40 yıl geride Kırıkkale. Niyeyse? Ankara’nın hemen yanı başında ama?
Pek çok Anadolu kasabası gibi bir ana caddesi var. Akşam trafiğinde karavanı park edecek yer ararken akşam ezanı okundu, bütün esnaf dükkanlarını kapattı, arabalarına binip evlerine gidince bize de park yeri kaldı caddede. İndik yürümeye başladık, niye mi 40 yıl önce diyorum? Mağazaların vitrinleri sanki Türkiye vitrini değil, ortalama bir Arap ülkesi vitrini gibi. Aklımda hep Ali Sefa’nın bahçesi var acaba gidip bulabilir miyim diye?
Eski bir züccaciye dükkânına sordum? Aaa bilmez olur muyum dedi? Eski Milli Eğitim Müdürlüğü’nün oradan aşağıya inin orada bulursunuz dedi. Hemen yola koyulduk, yolda Yozgat’tan tayinle buraya gelen genç bir öğretmenle tanıştık biraz onunla sohbet ettik, devam ettik, amcamın dükkânı, kitapçı olmuş, çay bahçesi de kitapçının kafesi olarak çalışmaya devam ediyor. Çalışanlardan birine, Ali Sefa’nın yeri burası mı diye sordum? Evet dedi, kasadaki sahibine yönlendirdi. Sahibi, telefonuna bakıyordu, ona da aynı soruyu sordum? İlgisizce yüzüme bakmadan evet dedi. Ben yeğeniyim deyince, birden heyecanlandı, yeğeni misiniz, hoş geldiniz diyerek yüzünde güller açmaya başladı. O kadar hissederek güzel anlattı ki amcamı...
Kardeşinin adını Sefa koymuşlar, o zamanın Kırıkkale’sinde -anlatılanlara göre cumhuriyet sonrası MKE fabrikasının da etkisiyle oldukça gelişmiş bir kasabaymış- amcamın karizmatik kişiliğini anlattı, anılarını anlattı, akşam vakti sizi ağırlayamadım gece burada kalın, gündüz vakti sizi ağırlamak isterim diye birkaç kez teklifte bile bulundu. Hiçbir anım olmayan Kırıkkale’den kendi yaşadığım anılarla ayrıldım. İnsan 60 yıl sonra bile çocukluğuna anılar ekleyebiliyormuş.
Amcamın resmini aile albümünden arayıp buldum.
Ali Sefa amcamın resminde yazan notla bitireyim bu yazımı da.
Objektifimle tespit ettim güzel yüzünü Sefanın hatırası olsun Ressam Sadığın 1 Şubat 939...