Email
Twitter
WhatsApp
İnstagram

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

İLETİŞİM

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF!

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

Anadolu Notları-2

Anadolu Notları-2

Çatalhöyük Müzesi...

İnsanlar avladıklarını yiyip sürekli oradan oraya göç ederken ne oldu da evler yaptılar, bir araya geldiler, sosyalleştiler, ticaret yaptılar, tapınmaya ihtiyaç duydular, toplumda sınıf ayrımları ortaya çıktı ve sonrası, ‘medeniyet’i buldular!

İşte bu ‘medeniyetin beşiği’,  Çatalhöyük’te başlamış. Daha doğrusu, insanlığın medeniyet yolculuğu en iyi burada gözlemlenebilmiş veri oluşturmuş. Neden burada başlamış? Coğrafya kaderindir ya; Çarşamba Nehri, düz Konya ovasını besleyince insanlar ekmeye biçmeye başlamış, bakmışlar elde ettikleri ürünler fazla gelip artmaya başlayınca alıp satmaya ticarete başlamışlar. Başlamış mı zenginle fakir oluşmaya. Sonra fakirleri avutmak için boy boy tanrılar çıkmış mitolojinin içinden. Tanrılarını resmetmeye, üç boyutlu şekillendirmeye başlamışlar. Oluşmuş mu zanaat sonra sanat...

İşte medeniyetin tüm bu gelişim aşamaları tek tek Çatalhöyük’te gözlemlenebiliyor ve insanlığın medeniyet yolculuğuna en iyi ışığı tutuyor bu höyük. 1958 yılından beri kazılan Çatalhöyük birkaç ay önce yeni yüzüyle açıldı. İşte tüm bu medeniyet hikâyesini o kadar güzel anlatıyor ki yenilenen Çatalhöyük müzesi.  Çoluk çocuk, genç yaşlı herkese hitap ediyor Çatalhöyük müzesi.

Sonra Alacahöyük müzesini de anlatacağım ama Çatalhöyük’te beni çok heyecanlandıran bir şeyler oldu onu anlatmadan geçemeyeceğim.

Kültürel miras pedagojisi ülküme, Konyalı bir 4.sınıf öğrencisinin kattıkları ile devam edeyim.

Sabah heyecanla Çatalhöyük’ü ziyarete gittik, çok heyecanlıydım. Ülkemizde açılan, modern müzecilik anlayışıyla açılan son müze Çatalhöyük...

Çatalhöyük’ün kendisi zaten insanlık tarihinin en heyecanlı tarihlerinden, ikisi bir arada tam bir sabah şöleni. Önce kendi başıma gezmeye başladım. Audio, video, grafiklerle zengin sunumları deneyimlerken, birden çocuk sesleri geldi kulağıma. Ne yalan söyleyeyim, müzelerde, okul gezilerinde, çocukların koşuşturmacalı çığlıklarını duymamak için müzenin boş bölümlerine kaçarım her zaman. Ama bu kez, bundan güzel gözlemleme olanağı olur mu?  5 duyuya hitap eden bir müzede bakalım çocuklar ne yapacak diye onların arasına katıldım. Daha önce de birkaç müzede gördüğüm basma düğmeleri olan tarih diskinin önünde, diğer arkadaşlarına göre biraz daha çelimsiz sarışın oğlan çocuğunu izlemeye başladım. Diğer arkadaşları rastgele tüm düğmelere basarak oyun oynayıp eğleniyorlardı, o ise sürekli uyarıyordu, rastgele basmayın diye, bu çocukla ilişki kurmanın en iyi yolu, diğer arkadaşları gibi rastgele düğmelere basmaktır diye düşündüm ve basmaya başladım. Basma abla, bekle dedi, kurban olurum abla diyen diline, neredeyse nenen bile olabilirim artık. Ben; peki ne yapacağım, öğret bana deyince, bu kez bizim sarışın oğlan, diğer arkadaşlarına da hükmederek anlatmaya başladı. Bir düğmeye bastı, Konya ovasının önce sular altında olduğunu sonra yavaş yavaş suların çekilmesi ile verimli topraklarda insanların yerleşmeye başladığını, Çarşamba Nehrinin çatal ağzı yüzünden bu höyüğe Çatalhöyük dendiğini, artarda bir piyanist edasıyla düğmelere basarak virtual olarak anlattı hepimize. Ben hemen sordum; daha önce burayı ziyaret edip etmediğini? İlk kez gelmiş, ama gelmeden önce, hepsini internetten araştırmış, neyi nasıl öğreneceğini deneyimlemiş öyle gelmiş. Diğer arkadaşlarına da tabii bana da öğretiyor. İçim eridi sabah sabah Çatalhöyük’te. Alfa kuşağının çok şeyler yapabileceğine dair umut doğdu, bilmem ki yanılıyor muyum?

Güncellenme Tarihi
  • 17 Kasım 2024, 00:43
Yazının Adı
Anadolu Notları-2