Son birkaç yıldır buralara sıcaklar basınca kaçtığımız serin topraklar oldu. Özellikle Kuzeyine kaçıyoruz. Önceleri çok da merak etmediğim, Almancılarıyla, Alanya’ya bayılan Almanlarıyla bildiğim Almanya’yı birkaç yıldır da tanımaya başladım.
Özellikle Kuzey Almanya Doğudan gelen ticaret yolu üzerinde önemli limanlara sahip olduğundan tarihi boyunca hep zengin bir bölge olmuş. Ondan mıdır; Bavyeralıları, Aşağı Saksonyalıları beğenmez Kuzeyliler?
Roma İmparatorluğu’nu zayıflatan yıkan güçler de Avrupa’nın kuzeyinden gelmiş, Gotlar, Cermenler.
Daha sonra da Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nu kurmuşlar ve güç zamanla güneyden kuzeye doğru kaymış Avrupa’da. Rönesans sonrası Martin Luther Katolik Hristiyanlığını sorgulayarak Protestanlığın yayılmasını sağlamış ve kuzeyin Rönesansını gerçekleştirmiş. Güçlerin savaşı da devam etmiş. Avusturya, Prusya, Fransa’nın bir kısmı Hollanda Cermen toprakları içindeyken yavaş yavaş kendi ülkelerini kurmuşlar Avrupa şekillenmiş. Avrupa’da her bir devlet Dünyanın dört bir yanında sömürgeler edinirken Almanya geç kalmış, hani bana sömürge kalmadı deyip; 1. Dünya savaşının patlak vermesine de neden olmuş. 20 yy.’ın başında Weimar Cumhuriyetini kuran Almanya tarih sahnelerinde nasyonal sosyalizmi, Hitler’i ile tarihin sayfalarında yer almış.
Biz oralarda kendimizi yarı oralı gibi hissediyoruz. Türkler sosyal, ekonomik, idari yaşamın içine girdikleri için Almanlar da Türkleri kabul etmiş artık. Seneye sıcaklara kadar elveda Almanya...