Akran zorbalığı, isteyerek, tekrarlı bir şekilde ve zarar verici düzeyde güçlü olanın zayıf olanın, zihnine, ruhuna ve bedenine zarar verecek şekilde davranmasıdır. Bir anlamda akran zorbalığı yapanlar zorbalık yaptığı kişiyi her saniye, her dakika, her saat, her gün, her ay ve her yıl “duygusal” olarak öldürmesi ve bu bağlamda da akran zorbalığı yapan kişi de “duygusal katildir” denilebilir.
Akran zorbalığına uğramak o kadar zor bir yaşantıdır ki; zihin hikâye yazmaya, ruh nefessiz kalmaya beden ise konuşarak isyan etmeye başlar. Artık yenilik arayışı içinde olacak olan beyin “radara”, keşfetmek için çalışacak olan zihin “yazara” ve eylemler içinde olması gereken beden ise “ambara” dönüşür. Zarar verme fiziksel, sözel, duygusal ve sosyal olabilir. Bir çocuk bunlardan birine bir kaçına ya da hepsine maruz kalabilir.
Akran zorbalığına daha çok sessiz, sakin, akademik olarak istenen düzeyde olmayan, özgüven duygusu düşük, içine kapanık, hayır diyemeyen, boyun eğen çocuklar uğrar. Bir de bu çocukların özellikle sosyal destek sistemlerinden aile desteği olmadığı bilinen çocuklar zorbalık potansiyeli olanların hedefindedir. Bununla birlikte akran zorbalığına maruz kalan çocukların kaygılı bağlanma tarzına sahip oldukları bulunmuştur. Kaygılı bağlanma tarzına sahip olanların söylediği şarkı “gitmek mi zor kalmak mı zor” ne gidebilirler ne kalabilirler. Bu bağlanma tarzına sahip olan çocukların genellikle ebeveyn tutumlarının tutarsız olduğu bilinmektedir. Bir gün onaylayan başka bir gün aynı davranışı cezalandıran bir döngü, ebeveynlerden birinin evet dediğine diğerinin hayır dediği bir örüntü genelde bu tarzın oluşmasına yol açabilmektedir. Ne yapacağını bilmeden bir anlamda felç olan çocuğun yağacağı en şey hiçbir şey yapmamak, yapılan şey ise istenen şeydir, istediği şey değildir.
Bu çocuklar mantıksal beyin bölgesini olabildiğince aktifleştirip duygusal beyni ise olabildiğince bastırmak durumunda kalabilir. Ona yapılan ve ondan istenen her şeyi bir gerekçe ile açıklayarak akla uygun hale getirmesi, hissettiklerini geride tutmak için sürekli bir açıklamaya ihtiyaç duyar. Bir şey hissetmez gibidir fakat hissettiklerinin içine boğulmuş gibidir. “Hisseder fakat baş edemez.”
Akran zorbalığı yapan çocuklarda ise, haz erteleme düzeyi düşüktür, düşünmeden davranma, yapacağı davranışın diğer insanlar üzerine oluşturacağı duygusal etkileri bilmeden davranır. Bağlanma tarzları kaçıngan bağlanma tarzıdır. Kaçıngan bağlanma tarzının oluşmasına ağırlıklı olarak umursamaz, kayıtsız ve ihmalkâr ebeveyn tutumlarının yol açtığı söylenebilir. Bu tarzla yetişen çocuklar duygulardan yoksun olarak büyür ya da duygusal yeterliğe ulaşacak doğru gelişimsel deneyimlerden mahrum kalırlar.
Duyguların ihmal edildiği her türlü etkileşim ya yüzeyseldir ya da çatışamaya zemin hazırlar. Çünkü, insanın kendini anlaşılmış, onaylanmış, kabul edilmiş ve değerli hissetmesi yanında var olması birey olması kendi olması ancak duyguların aracılığı ile olabilir. Bir anlamda bu beceriden yoksun bireyler ne yaptığını bilen fakat yaptığı şeyin sonuçları hakkında düşünmeyen ve özellikle hiçbir duygu hissetmeyen bir robot gibidir denilebilir. Bu bireylerin düşük eylem deri iletkenliği, düşük kalp atım hızı ve frontal bölgede aktivite yavaşlamasına da sahip oldukları ya da bu özelliklere sahip olanların akran zorbalığı yapabilecek potansiyelde olduğu söylenebilir. Bir anlamda bu potansiyele sahip çocuklar motor gücü artırılmış fren sistemi zayıflatılmış bir arabaya benzetilebilir! “Baş eder fakat hissedemez.”
Zorbalık davranışını ortaya çıkaran diğer faktörler sınıftaki öğrenci sayısı, sınıf yönetiminin niteliği, öğretmenlerin öğrenciler ile iletişimi, öğretmenlerin zaman zaman akademik davranışları henüz istenen düzeyde olmayan öğrencilere ilişkin etiketlemeleri, etkinlik alanlarının ve etkinliklerin sınırlılığı, öğrenci, öğretmen etkileşimi vb. durumlar da bu davranışı ortaya çıkarabilmektedir.
Önlemek için: