Hayran hayran izlediğimiz bu, ruhu genç, bedeni de takvime inat enerjik duran kişiyi, bir gün sonraki gezimizde tanıma fırsatı bulduk.
Sabah erkenden Sarıkamış’a gitmek üzere otogara yönelmiştik ki yolun karşısında dün rastladığımız 85’lik genç de yürüteciyle aynı istikamete gidiyordu. Sonrasında aynı dolmuşa binerek beklemeye başladık. Biz dolmuşun Sarıkamış’a gideceğini zanneder iken kaptan bizleri yol üzeri bırakacağını ve sonrasında taksi ile çıkabileceğimizi söyledi. Çıktık yola, biz iyide bu ağır beden nasıl tırmanacak? Kafada bin bir soru düşünür iken, geldiniz dediler.
İndik. Karlı yollarda baka kaldık dolmuşun arkasından, bir süre sonra taksi belirdi.
El etmemizle yanaştı abimizin yürüteceğini bagaja koyduk. Taksi tırmanmaya başladı. Bir süre sonra giriş kapısından inerek karla kaplı kaygan rampa yukarı yürüyorduk. Yanımızda 85’lik gençle teleski biletlerimizi aldık. Ama çözemediğim bir şey vardı.
Bu kişinin üzerinde sadece eşofman! Dağ başında ne işi vardı? Dayanamadım abi, sen niye ince giyindin dedim. “Yok yok evlat içimde gazete kâğıdı var.”
Üzerinde zarafet ve yaşamışlığın izlerini gördüğüm bu kişi nasıl bir yaşam sürmekteydi?
Olmaz abi diyerek paltomu verdim. Hastalanır ise vicdan azabı çekmek istemedim. Sıcak bir şeyler içelim diyerek kafeye geçtik. İçimiz de ruhumuz da ısınmıştı. Birbirimize güvenimiz arttıktan sonra eşini, aşkını, yol arkadaşını iki sene evvel kaybettiğini söylemesi zor oldu. Hâlâ inanamıyordu. Meğerse taktığı kolye ve yüzükler eşine aitmiş. Onları kendi bedeninde taşıyarak hatıralarını yaşatmayı ve onu hissetmeyi uygun görmüş.
Deliler gibi bir aşk ve yaşanmışlık gözlerinden okunuyordu. İsmini andığında tıp dünyası 85 yaşında, göz yaşı kurur dese de aşk pınarından damlalar yanaklarından süzülüyordu. Bizde yelkenleri indirmiş hayranlıkla dinliyorduk. Arhavi topraklarından yükselen bu ulu çınarı.
Gençliği İstanbul’da geçmiş. Ekonomik refahı sosyal çevresi olan bu delikanlı hızlı bir hayat yaşamış. Ta ki çocuklu aşkına rastlayıncaya kadar. Avare bir çizgide gider iken tutulmuş kara sevdaya. Kendisinden birkaç yaş büyük evli ve tek çocuklu bu hanımefendiye olan sevdası üzerine, aile üyeleri yüksek duvarlar örmüş.
Aşkı ile ebeveynleri arasında sıkışan mecnun çıkışı Almanya sonrasında Amerika kapısında bulmuş.
O güne kadar biriktirdikleri, babasından aldıkları eş ve dosttan topladıklarıyla bir avuç krupyer kartvizitini ve iki valizle uçağa binmişler.
Merak ettik krupyer kartviziti nedir abi?
O zamanlar büyük otellerin salonlarında kumar oynatılırdı, her ay Amerika’dan yeni personel gelirdi. Ben de onlar ile tanış olduğum için adreslerini toplardım. Amerika’da onlara misafir olduk. Geçen zaman içerisinde biz gelmedikçe aileler gardlarını düşürdüler. Aşkımızı kabullendiler bizde yaklaşık iki sene sonra geri döndük.
Ailesi varlıklı köklü Karadeniz izleri taşıyordu.
Dönüşü ile işe koyulmuş. Fakat içindeki çocukluk onu hiç bırakmamış, dünyanın her bir noktasına gitmişler.
Ülkemizin önde gelen sanayi ve iş insanlarını tanıyor ve yakın dostlukları olan biriymiş. Marmaris’te otelleri varmış.
Aşk, aile ve aş arasında geçen bir ömür 85 yaşına gelse de çocuk ruhunu kaybetmemişti.
Eşinin vefatı öncesinde huzur evinden villa kiraladıklarını kendileriyle ilgilendiklerini harika bir istirahat yeri olduğundan bahsetti ta ki 2017 yılında yarım asırlık aşkını ebedi hayata uğurladıktan sonra kendisini dışarıya atmış. Tek başına gezmekteymiş.
Peki buraya nasıl geldin diye sorduğumuzda, otobüs ile Ankara’ya sonrasında Tren garında yattığını ve boş koltuk bulduğunda Kars’a hareket ettiğini söyledi. Üzerindeki tek eşofmanı ile günlerdir yollardaymış.
Zirvede beyazlığın içinde adeta Aşkını aramaktaydı. Gözlerinde yanına gitmek istediği okunuyordu.
85 yaşında “ölümsüz aşkını” arayan ruh bizleri de duygulandırmıştı.
Dönüş yolunda akşam dostlarımız olan Nadire ve değerli eşi ile yemeğe gideceğiz dedik.
Abimiz bizimle gelmek istediğini söylediğinde kıramadık. Otelinden aldık, buz kaplı yollardan yürüyerek lokantanın kapısından adım attığımızda içerideki sıcaklık ve lezzetli kokular bir anda bizleri karşıladı.
Yöreye özgü aşıkların sazları eşliğinde abimiz adeta coştu gençleşti. Biz ayran o ise aslan suyu istiyordu.
Belki de yıllar sonra hoş bir atmosferde yelkenleri suya indirip bir yandan yemen türküsünü söylüyor diğer yandan gözyaşlarını siliyordu. Saatler gece yarısına yaklaşır iken abimiz çakır keyif olmuştu. Ertesi sabah tren yolculuğumuz vardı ve abimiz bizden ayrılmak istemiyordu. O gençliğin enerjisinden bizler de onun hikâyelerinden mutlu oluyorduk. Gece yarısına doğru sağ salim oteline bırakıp ayrıldık.
Ara ara telefon ile konuştuk yaklaşık iki sene sonra telefonum çaldığında şoförüm Kamil bey ile geliyorum diyordu.
Ağustos ortasında kaliteli bir otel istiyordu. Oteline yerleşti, Kamil bey ertesi gün döndü ve abimizi bize emanet idi.
Yaş 90’a gelmişti beni en güzel lokantaya götürün dedi. Akşam yemeğinde salata geldi bir tadına baktı. Garsonu çağırın diye söylendi afalladık. Tabağı göstererek domatesler soyulmamış, biz şaşkınlık içindeydik. Bu yaşta bu talep çıtası ilginçti. Dönüş yolunda uyumaya başladığında oldukça tedirgin olmuştuk. Bu yaşta ne içirdiniz deseler cevap veremeyeceğiz.
Kendi yaşdaşlarıyla buluştuğunda ise bizleri de davet etti.
Onlar, Metin abinin hayat dolu bir çocuk olduğunu yemek yapma ve yeme konusunda hevesli bir yaşam sürdüğünü anlattılar.
Adeta hayatı yaşamak için gelmiş. Amerika üzerinden tren ile Kanada seyahati yapar iken gazete almak için kasabada inmiş ve sohbeti sevdiği için treni kaçırmış bir hafta sonra eşi onu Kanada da karşılamış.
Dünya ile barışık bir hayat sürmüş ta ki aşkını kolları arasında ebedi hayata uğurlayana kadar. Ömür uzadıkça çevremizdekilerin sayısı azalıyor nefes almanın bir anlamı kalmıyor. Üç günün sonunda kendisini huzur evine uğurladık. Yaklaşık iki sene ara ara sohbet ettik.
Kamil abi acı haberi verdi. 90’lık çocuk hakkın yoluna uğurlanmıştı. Aşkına kavuşacağı gün gelmişti. Tatili yarıda kesip son defa onunla yürümek üzere sabahtan yola çıktık. İkindi namazında saf tutmuştuk. Huzur evinden sevenleri de vardı. Evlada kısmet olmamıştı.
90 yıllık çınar İzmir ve Marmaris bölgesinin sevilen ticaret insanı Arhavi eşrafından renkli üslubu ve yaşam şekliyle Galatasaray Lisesi’nin evladını Urla topraklarına emanet ettik.
Hoş bir seda bıraktı.
Allah rahmet eylesin
Metin abi.